Galatasaraylı kaleciler Aykut Erçetin, Ufuk Ceylan ve Eray İşcan, Galatasaray Televizyonu’nda yayınlanan “Türk Telekom Kamp Günlüğü” programına konuk oldu.
Galatasaray’ın üç kalecisi Aykut Erçetin, Ufuk Ceylan ve Eray İşcan ile birlikteyiz. Öncelikle yeni sezon çalışmaları hayırlı olsun diyelim. İstanbul’da başlayan 5 günlük etabın ardından çalışmalar Avusturya’da devam ediyor şu an. Aykut hemen seninle başlayalım. Nasıl geçiyor yeni sezon hazırlıkları?
Aykut Erçetin: Çok güzel bir kamp yeri seçmişiz. Çok güzel bir şekilde doğayla bütünleştik, çok sakin bir yer.
Ufuk, İstanbul’un gürültüsünden, trafiğinden kurtulup tam tersi bir yere geldik. Oldukça sakin ve serin bir havanın olduğu yerdeyiz. Çalışmalar senin için nasıl geçiyor?
Ufuk Ceylan: Aykut Ağabey'in de söylediği gibi kamp için çok güzel bir yer seçilmiş. Doğayla baş başa ve oldukça iyi. Herkes burada olmaktan çok mutlu ve keyifli. Dediğiniz gibi İstanbul’dan, geçen seneki baskıdan uzaklaşmak ve tatil sonrası burada iyice uzaklaşmak hepimiz açısından çok iyi oldu diye düşünüyorum. Her şey çok olumlu şu anda.
Şunu sormak istiyorum; Fatih Terim’le birlikte yeni bir dönem başladı takım için. Kalecilerin Taffarel yönetiminde çalıştığı bir süreci izleyeceğiz. Bunu nasıl değerlendiriyorsun hem Fatih Terim’in Florya’ya gelmesi, hem Ümit Davala, Hasan Şaş ve Taffarel’in gelmesi…
Ufuk Ceylan: Bu zamana kadar Nezih Hoca'mızla çalıştık. O da sağolsun, bize katkıları oldu. Onunla da iyi çalıştığımızı düşünüyorum gerçekten. Ama dediğiniz gibi Fatih Hoca’nın tartışılacak hiçbir şeyi yok. Yaptıkları ortada. Taffarel geçmişte Galatasaray’da çok büyük başarılara imza atmış ve bize katkısı olabilecek birisi. İyi çalışıyoruz, inşallah sezon başladığı zaman iyi performans gösterip, geçen seneki gibi kötü şeyler yaşamaktansa bu sene ligde büyük başarılara imza atarız. Bu sene hep beraber hem taraftarın hem camianın yüzünü güldürürüz.
Eray’a da soralım. Sen de geçen sezondan itibaren yavaş yavaş Ufuk ve Aykut’un arasına katıldın ve onlarla birlikte çalışıyorsun. Bu sezon sizler için Fatih Terim ve Taffarel yönetiminde yeni bir dönem başlıyor, sen neler söylemek istersin?
Eray İşcan: Ben de iki sezondur A Takım’la kamplara geliyorum. Geçen sezon A Takım’la kampa geldikten sonra devre arasına kadar A Takım’a çıkmıştım ondan sonra A2 Takım’da görev almaya başladım. Bu sene kadronun içinde olmak istiyorum. Fatih Hoca’nın gelmesiyle geçen sene kaybolan güvenimiz geri geldi. Herkesin özgüveni arttı, antrenmanlara çok iyi adapte oldu. Çalışmalar çok iyi gidiyor. İyi olacağını düşünüyorum ben de. Çok iyi bir ortam var burada.
Aykut, birçok teknik adamla çalışma imkanı buldun bu zamana kadar ama Fatih Terim ilk geldiği günden beri, sahaya ilk indiği günden beri sanki farkını hissettiriyor olarak gözlemliyoruz.
Aykut Erçetin: Gerçekten çok güzel, çok yeni bir sayfa açıldığını düşünüyorum ben de. Biliyorsunuz Türkiye’de teknik direktör seçerken çok büyük sorunlar oluyor. Yurtdışından çok başarılı bir hoca getirirsiniz ama Türkiye’yi çok iyi bilmez, mantalitesini çok iyi bilmez, Türkiye liglerini çok iyi bilmez. Türkiye’den birini seçersiniz ama genelde Avrupa tecrübesine sahip olmayan, çok başarılı olmayan bir teknik adam olur. Yani böyle zor bir dengeleme yapılması gerekiyor. Ama Fatih Terim’e geldiğimiz anda apayrı bir şey görüyoruz. Hem yurtdışı tecrübesi olan hem de Türkiye’deki en büyük başarıları elde eden bir hocayla çalışıyoruz şu anda. Galatasaray için en büyük transfer benim düşünceme göre Fatih Terim’dir. Fatih Hoca ile sadece bir teknik direktör gelmiyor takıma, komple bir felsefe geliyor. Eski oyunculardan oluşmuş bir ekiple geldi. Hasan Hoca'mız olsun Ümit Hoca'mız olsun, Taffarel olsun; zaten Galatasaray’a en büyük başarıları getirmiş oyuncular. Bu da demek oluyor ki sadece teknik anlamda bir şeyler değişmiyor, mantalite ve felsefe olarak da çok şey değişiyor. Geçen seneki en büyük sorunumuz, çok korktuk. Gerçekten korku zehir gibi bir şeydir. Vücudu uyuşturur. Yapmak istediğiniz hamleleri yapamazsınız, çok düşünürsünüz, korkarsınız. Her şey kötü gittiği için böyle anlar yaşadık. Ancak bu sene hocamızın bize söylediği en önemli sözlerden biri ‘’korkmayın’’ oldu. Zaten bize o özgüveni geri verdiği anda bizim yapacağımız çok büyük şeyler var.
Aynı zamanda geçmişte çalıştığımız Nezih Hoca'mıza hepimiz çok teşekkür ediyoruz. Çok uzun yıllar boyu hizmet etti ve çok da iyi çalıştık. Şimdi Taffarel ile birlikte kaleciler için çok çok önemli bir sayfa açılıyor. Sadece Brezilya Milli Takımı değil, Dünya Kupası'nda oynamış ve kazanmış, UEFA Kupası’nı kaldırmış, Süper Kupa’yı kaldırmış yani inanılmaz başarılı bir isimdi. Şu anda dünyadaki gelmiş geçmiş en iyi 25 kaleciyi sayarsanız Taffarel buna dahildir. Biz burada yepyeni bir sayfa açtık. Onunla beraber çok şeyi elde edebiliriz. İnsanların artık kaleciler böyleydi, şöyleydi dememesi lazım, unutması lazım. Çünkü hepimizin kendini çok daha fazla geliştireceğine inanıyorum. Çünkü ben Hagi döneminde öyle bir şans buldum. Taffarel 6-7 hafta için buraya gelmişti son maçlar için. O dönemde bunu fark ettim. Çok büyük tecrübesi olan bir kaleciydi. Aynı zamanda iyi bir hocaydı ve insanlığı zaten tartışılmaz, Türkiye’de bunu herkes bilir.
Ufuk, Aykut’un bahsettiği konu son derece önemli. Özgüvenimiz gitmişti diye bahsetti. Sen bunu nasıl değerlendiriyorsun? Geçen sezonu anlatacak olursak biraz da en büyük sıkıntıyı kaleciler yaşıyor. Çünkü kağıt üstünde golü yiyen kaleci oluyor. Sen bu sıkıntıyı yaşıyor muydun? Futbolun doğasında olduğu gibi gol yendiği zaman keleciye yüklenilecek. Maç içinde çıkıp çıkmamakta tereddüt ettiğin zamanlar mutlaka olmuştur. Bunları özgüvenden dolayı mı yaşıyordunuz?
Ufuk Ceylan: Büyük takımın sorumluluğu tabii ki daha büyük oluyor. Bir Anadolu takımında işler kötü gittiği zaman da daha kolay atlatabiliyorsunuz. Ama büyük takımda bu çok kolay olmuyor. Çünkü Galatasaray büyük bir camia. Çok büyük kitlelere hitap eden bir camia. Böyle olunca normal hayatınızda bir yere gittiğiniz zaman, ki biz o dönem fazla dışarıya çıkamıyorduk. Yemek yemeye bile insan çıkmak istemiyor. Kendinizle baş başa kalıyorsunuz diyebilirim. Zor dönemlerdi. Ama futbolda geçmiş yok. Aykut Ağabey’in de söylediği gibi yeni bir sayfa açıyorsun. Yeni yıla hazırlanıyorsun. Şu anda da artık geçmişle ilgili çok fazla konuşmamak gerektiğini düşünüyorum. Geçen sene onlar yaşandı. Kötü dönemlerdi. Çok üzüldük. Ama inşallah bundan sonra Fatih Hoca'mızla, teknik ekibimizle, yeni yönetimimizle her şey yeniden kurulacak ve iyi olacak inşallah.
O yaz döneminde bahsettiğiniz her şeyi kafanızdan silebildiniz mi?
Ufuk Ceylan: Ben çoğunlukla ailemle geçirdim sırf bu yüzden, kafa dinlemek için. Ailem İzmir’de. Genelde onlarla birlikteydim. Bunu da başardım. Burası da zaten bunun için çok uygun bir yer. İnşallah gülen yüzlerle en iyi şekilde devam edeceğiz.
Eray senin için bu kamp dönemi son derece önemli. Çünkü sezon başındaki kamplar futbolcunun en çok kendini gösterebileceği alandır. Senin de gerek Ufuk Ağabey’inden gerek Aykut Ağabey'inden mutlaka ki öğreneceğin çok şey var. Taffarel’den de mutlaka öğreneceğin çok şey olacak. Ama sonuçta bir rekabet içindesin. Sonuçta ne olursa olsun futbolda yaşın önemi yok. Performansın önemi öne çıkıyor. Sen ne söylemek istersin kamp dönemi ile ilgili?
Eray İşcan: İlk önce Nezih Hocam’a çok teşekkür etmek istiyorum bana bu zamana kadar olan katkılarından dolayı. Ufuk Ağabey'in dediği gibi Taffarel’in gelmesiyle yeni bir sayfa açıldı. Çalışma ortamı çok iyi şu ana kadar. Taffarel çok iyi çalıştırıyor. Aykut Ağabey ve Ufuk Ağabey’den bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Tecrübelerinden yararlanmak istiyorum. Ayrıca Taffarel’in de çok büyük tecrübeleri var. Çok kupa kaldırmış biri. Dünya çapında bir kaleci. Onun dediklerini dinleyerek yapmaya çalışıyorum. İnşallah herkes için hayırlısı olur.
Şimdi Aykut, Galatasaray’ın son şampiyonluğunda kalede sen vardın. Uzun yıllar çok başarılı performanslar ortaya koyduğunu da biliyoruz. Önemli maçlar çıkarttın. Ama kalecilerin durumu biraz farklı. Açık konuşmak gerekirse sporun doğasında böyle bir durum var belki de. Şu anda da bir kaleci transferi olacak, görünen o. Bu durum sizi rahatsız ediyor mu? Sen ne düşünüyorsun bu konuda.
Aykut Erçetin: Özgüven konusuna değinmiştik. Özgüvenimizin kaybolduğundan bahsetmiştik. Maalesef öyle bir sezon geçirdik. Ama geçmişte baktığımızda buradaki arkadaşlarım, kardeşlerim de çok büyük başarılar elde ettiler. Kaliteleri, performansları ortada. Evet, burada en son şampiyonluğu aldığımız zamanda ben vardım. Bunlar Türk kalecilerle de oluyor. Transfer konusuna gelirsek, bu açıkçası bizi çok fazla ilgilendirmiyor. Başkanımız, hocamız, sayın yöneticilerimiz, transfer komitemizin düşüncesi. Bizim buna hiçbir şekilde karışmamız mümkün değil. Herkesin kendi performansını düşünmemiz lazım. Galatasaray bu sene çok önemli bir kapıya geldi. Yıllar buyunca hep deniliyordu ki, yabancı kaleci olsun. Yabancı kalecilerle de çalıştık. Performansları da ortada; bu bir eleştiri anlamında değil yani her şey sadece bir kaleciyle olmaz bitmez, önemli olan takım hâlinde iyi olmak onu söylemek istiyorum. Çok önemli bir gol atılır takım halinde, Galatasaray gol attı olur; bir gol yenir, kaleci gol yedi denir. Bu çok yanlış maalesef; belki bu mesleğin zor dönemi ya da nankörlüğü diyelim, budur.
Düşünceler hep böyle oluyor ama biraz önce de söylediğim gibi çok önemli bir kapıya geldik. Hep yabancı yerli, yabancı yerli tartıştığımız anda yabancılar daha tecrübeli oluyorr deniyor ama yine de önce bir Türkiye'ye adapte olmaları lazım. Bu da kolay bir iş değil. Yerli dediğimiz zaman, "Ama onlar da çok tecrübeli değil" deniyor. Ben şöyle bir şey söylemek istiyorum; belki ortaya da bir söz olur, belki çok önemli bir söz olur bu sezon için, belki geçmişte gelecekte falan bunlar hep düşünülür. Galatasaray neden önemli bir kapıya geldi, çünkü çok tecrübeli çok iyi yabancı bir kaleci antrenörümüz oldu. Taffarel var ve burada da üç tane Türk pasaportu sahibi kaleci var yani aslında ilk defa biz Türk pasaportuna sahip yabancı kaleciler olacağız. Çünkü Taffarel'den öğrenebileceğimiz çok şey var. Daha iki gün oldu ama belli bir süre içerisinde bizim belki tamamen tekniğimiz, stilimiz bir yabancı kaleciye doğru değişebilir. Ama aynı zamanda en büyük avantajımız hâlâ bir Türk pasaportumuz elimizde olacak. Burada en önemlisi olan Galatasaray'a faydalı olmak ve yabancı kontenjanı oyunun içindeki bir oyuncuda kullanmak avantaj olabilir. Zaten bizim düşüncemiz bu, ne kadar herkes biraz kendisini de düşünse bile en başta düşüncemiz her zaman Galatasaray'dır. Yani biz kulübümüze, takımımıza, hocamıza ne kadar faydalı olabiliriz, nasıl faydalı olabiliriz diye düşünüyoruz ve biz böyle bir antrenörle yarı Türk - yarı Brezilyalı gibi ve Türk pasaportuna sahip bir şekilde kalede olursak bunun takımımız için avantaj olabileceğini düşünüyorum.
Peki Ufuk sence neden yabancı kaleci konusunda bir önyargı var basın neden sürekli yabancı kalecilerin performansını öne çıkartıyor ki sizler kendinizi son derece kanıtlamış kalecilersiniz tartışmasız.
Ufuk Ceylan: Sonuçta işler iyi gittiği zaman sizde zaten daha fazla katkı sağlayabiliyorsunuz, işler kötü gittiği zaman tabii en çok göze batan da kaleci. Skorun olduğu yer orası, ister istemez siz eleştiriliyorsunuz. Biz de geçen sene çok iyi dönem geçirmediğimiz için, takım hâlinde iyi bir dönem geçirmediğimiz için bu sene evet böyle bişey söyleniyor, böyle bişey yazılıyor. Sonuçta yabancı kaleci alınacaksa da Aykut Abi'nin dediği gibi biz buna zaten saygı duyarız ve burada önemli olan Galatasaray'ın başarısıdır, takımımızın iyi olmasıdır. Bize düşen sadece yeni hocamızdan, çok büyük tecrübesi olan Taffarel'den, çok şey öğrenmek. Futbol hayatımız çok uzun, yani ileriye dönük de çok fazla katkı sağlayabilir bize. Bu durumda yapmamız gereken çalışmak ve sonuçta görev bulduğumuzda Galatasaray'ın başarısı için elimizden gelenin en iyisi vermek
Ufuk'un, Aykut'un, Eray'ın performanslarını, bireysel olarak değerlendirmektense takımın geçen sezonki performansı doğrultusunda değerlendirmek daha doğru tabii. Takım hâlinde kötü olan bir Galatasaray gördük geçen sezon ve kalemizde çok pozisyon yaşadığımız için mecburen dikkatler sizin de üzerinize çekildi...
Aykut Erçetin: Tabii ki. Ama şimdi insanlar onu yanlış da anlayabilir. "Bunlar çok mu iyi de kendi takımlarını suçluyorlar" diyebilirler. Takım kötü gitti biz oraya suç atıyoruz gibi bir şey yok. Bizim demek istediğimiz, biz de takımın içerisindeyiz, bir parçasıyız ama insanlar maalesef bunu bazen böyle görmüyorlar. Biraz önce dediğimiz gibi her şey iyi gider gol atılırsa bunu takım atıyor aöa kalecinin katkısı yok. Gol yendiğinde ise en büyük sebep kaleci oluyor, gene takımdan ayrı tutuluyoruz. İnsanlar böyle bakmasın, biz takım hâlinde düşünüyoruz.
Aykut senin durumun şu anda nedir? Çünkü Ufuk ve Eray’la tam olarak çalışmaya başlamadın.
Aykut Erçetin: Geçen sezon bitime 2-3 maç kala dirseğimde bir sorun oldu. Sonra MR'larda ortaya çıktı ki birkaç tane kıkırdak parçası kopmuş. Eklem faresi deniyor. Onların alınması gerekiyordu. Sezon sonuna kadar bekledik. Sezon bitti, bazı zor durumlar oldu. Hemen doktor bulamadık. Birçok doktor kongredeydi. Yurtdışını denedik, onlar da kongredeydi. Lig bittikten sonra ameliyata girdik. Küçük bir artroskopi geçirdim. Çok uzun bir iş değil. Herkesin çok alışık olduğu, bu dönemde çok kolay bir ameliyat aslında. Ama tabii ki bıçak değdiği anda biraz sürüyor. Zaten çok tatil yapamadım, 4-5 gün tatil yapabildim. Tedavimi yurtdışında gördüm. Tatilin tadını hiç çıkaramadım diyebilirim. Çünkü sağlığım ve takıma katılmam daha önemli. Tedaviye başladım. Buraya geldik. Doktorumuz bu kampa ilk defa katıldı. Çok sevip saydığım bir doktor. O da oraya hâlâ üç günde bir enkejsiyon yapılması gerektiğini söyledi. Orasını çok fazla zorlayamayacağımızı söyledi. Düz koşu yapıyorum. Kaleci antrenörümüz Taffarel’le de konuştum. Topu fazla tutmadan ayak tekniği, koşu, depar, sıçrama çalışmaları yapıyorum. Çok fazla süreceğini zannetmiyorum. Şu anda oldukça iyi gidiyor. Tam net bir süre veremiyorum ama her gün daha iyiye gidiyor.
Ufuk Galatasaray’a kendini kanıtlamış, başarılı olmuş bir kaleci olarak transfer oldun. A Milli Takım'a kadar yükselmiştin. Sen şu ana kadar Galatasaray’daki performansını nasıl değerlendirirsin?
Ufuk Ceylan: Geçen sene açıkçası bana çok büyük bir tecrübe oldu. Zor dönemleri de yaşadım. İyisiyle kötüsüyle lig, kupa, Avrupa Ligi’nde toplam 25'e yakın maç oynadım. Bu benim için tecrübe oldu. Bazı şeyler oturmaya başlamışken hatalar da oldu. Ama sonuçta iyi bir tecrübe oldu geçen sene benim için. İnşallah yeni sezonda yeni bir sayfa açarak mutlu sonuçlarla biten maçlar oynamak istiyorum.
Bütün futbolcuların psikolojisi önemlidir. Ama kalecilerin bu konuda daha çok desteğe ihtiyacı var mutlaka. Çünkü en zor günleri bence sizler yaşıyorsunuz. O bahsettiğin dönemlerde kendi içinde neler yaşıyorsun? Daha çok kalecilerin hatalarını ön plana çıkaran bir basın söz konusu…
Ufuk Ceylan: Türkiye’de bazı şeyler çok uç noktada yaşanıyor. Bir başarı yakaladığınız zaman insanlar sizi her yerde gökyüzüne çıkartıyor ama kötü gittiğinizde de yerin dibine sokuyorlar. Bana Galatasaray ve İstanbul’un tecrübesi çok uç noktalarda yaşamamak gerektiğini öğretti diyebilirim. Sevinçleri ve üzüntüleri dengeli yaşamak gerekiyor. Çünkü hep önünüzde bir sonraki maç var. Sürekli devam ediyor ve hep önünüze bakmalısınız. Eleştiriler tabii ki olacak. Bu zaten gayet doğal bir durum. Ama biz bundan olumlu ve olumsuz olanlara ve bize katkı sağlayabilecek olanlara bakıyoruz. Bunları değerlendiriyoruz. Ama normalde bakınca çok uç noktada yaşamamayı öğrendim diyebilirim. İnşallah bu sene iyi olur ve daha çok sevinçlerle geçen bir yıl olur bizim için.
Aynı soruyu Eray’a sormak istiyorum. Böyle dönemlerde sen neler yaşıyorsun?
Eray İşcan: Ben de geçen sene Galatasaray A2 Takımı’nda oynadım. 20'ye yakın maçta sahaya çıktım. Hatalarım da oldu, ön plana çıktığım maçlar da oldu. En büyük destekçim kaleci arkadaşlarım oldu. Emirhan, Taylan, Özcan. Tabii kaleci antrenörümüz de öyle. Hep olumlu konuşmaya çalıştı. Hata yapsak da hatanın üstüne gitmemiz gerektiğini söyledi. Bunun neticesinde biz A2 Ligi'nde Türkiye Şampiyonu olduk.
Aykut senin en zor dönemlerinde destekçin kim oldu? Sen neler söylemek istersin bu konuda?
Aykut Erçetin: Eray’ın dediği gibi takımdaki kaleci arkadaşlarım çok yardımcı oluyor. Sizin yaşadığınız durumu en iyi onlar anlıyor. Çünkü onlar da benzer durumları yaşıyor. Ama tabii ki her zaman size en büyük desteği aileniz veriyor. Annemiz, babamız, kardeşlerimiz. Benim ailem yurtdışında yaşıyor. Uzakta da olsalar her zaman konuşup görüşüyoruz. Her zaman destek veriyorlar. Ne kadar çok sevip saydıklarını söylüyorlar. Aynı zamanda futboldan çok uzak olan arkadaşlarımız da destek oluyor. Çok tuhaf gibi geliyor ama çok farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyorlar. O anda herkes futbola odaklandığı için, şöyle oldu, böyle bir maç kaybettik derken, onlardan çok farklı bir bakış geliyor. Hayatında ne başardığını düşündün mü, Galatasaray’a kadar gelmişsin diyorlar. Bu formayı taşıyorsun diyorlar. O açıdan tekrar baktığınızda bir anda doğru buluyorsunuz. Çok güzel şeyler elde edilmiş bile bu formayı taşıyarak.
Geçen sezon çok sık değiştiniz. Ufuk oynadı, sen oynadın. Sürekli değişen bir kaleci rotasyonu izledik. Sen bunu nasıl değerlendiriyorsun? Her oyuncunun üst üste oynamaya ve istikrara ihtiyacı var. Bir hata olduğu zaman bir değişim olmasını nasıl değerlendiriyorsun?
Aykut Erçetin: Bu konuya girmek yanlış olabilir. Çünkü geçen sezon çok zor bir dönemden geçtik. Bir sene içinde üç teknik direktör değişti. Her teknik direktörün farklı bir düşüncesi, felsefesi oluyor. Bazen maalesef değişik şeyler oldu. Biz de tam anlamadık. Bana sorarsanız bir teknik direktörün bir kalecinin arkasında durması en iyi şeylerden biridir. Kalecilik sadece fiziksel değil, mental olarak da çok önemli bir meslektir. Aynı zamanda çok fazla özgüven göstermeniz lazım. O güveni biraz da destekten alırsınız. Geçen seneyi Galatasaray tarihinden silmek gibi bir ihtimalimiz yok ama akıllardan silebiliriz. Sadece Ufuk ve ben değildik. Zapata da geldi. Hepimiz aynı formayı taşıyoruz. Beraber bu renkler için savaşıyoruz.
Ufuk yeni sezon için ne söylemek istersin? Son mesajları alalım. Ali Sami Yen Kompleksi Türk Telekom Arena gibi bir stada sahibiz. 52.500 taraftar kapasitesine sahip Avrupa’nın en iyi statlarından biri. Geçen sezon ikinci yarı burada oynamaya başladınız. Ama bu stadın tam olarak tadını çıkaramadınız. Bu sene artık Galatasaray camiası bu stadın keyfine varmak istiyor.
Ufuk Ceylan: Geçen sene bu güzellikleri çok fazla yaşayamadık. Bizim gibi taraftarlarımız da yeni bir sayfa açtı. Bizi iyi ve kötü zamanda her zaman desteklesinler. Zaten yapıyorlar ama geçen sene onların da haklı olduğu yerler var. Biz de sonuçta onları üzdük. Yeni sezonda inşallah hep beraber, el ele büyük zaferlere imza atarız.
Aykut Erçetin: Taraftarımız şunu unutmasın sonuçta biz de insanız. Ne olursa olsun her zaman Galatasaray için en iyisini yapmaya gayret ediyoruz. Bunları yapmak istiyoruz. Tabii ki bazen hata yapabiliyoruz. Tek dileğimiz Galatasaray’ı en güzel yerlere taşımaktır.
Galatasaray’ın üç kalecisi Aykut Erçetin, Ufuk Ceylan ve Eray İşcan ile birlikteyiz. Öncelikle yeni sezon çalışmaları hayırlı olsun diyelim. İstanbul’da başlayan 5 günlük etabın ardından çalışmalar Avusturya’da devam ediyor şu an. Aykut hemen seninle başlayalım. Nasıl geçiyor yeni sezon hazırlıkları?
Aykut Erçetin: Çok güzel bir kamp yeri seçmişiz. Çok güzel bir şekilde doğayla bütünleştik, çok sakin bir yer.
Ufuk, İstanbul’un gürültüsünden, trafiğinden kurtulup tam tersi bir yere geldik. Oldukça sakin ve serin bir havanın olduğu yerdeyiz. Çalışmalar senin için nasıl geçiyor?
Ufuk Ceylan: Aykut Ağabey'in de söylediği gibi kamp için çok güzel bir yer seçilmiş. Doğayla baş başa ve oldukça iyi. Herkes burada olmaktan çok mutlu ve keyifli. Dediğiniz gibi İstanbul’dan, geçen seneki baskıdan uzaklaşmak ve tatil sonrası burada iyice uzaklaşmak hepimiz açısından çok iyi oldu diye düşünüyorum. Her şey çok olumlu şu anda.
Şunu sormak istiyorum; Fatih Terim’le birlikte yeni bir dönem başladı takım için. Kalecilerin Taffarel yönetiminde çalıştığı bir süreci izleyeceğiz. Bunu nasıl değerlendiriyorsun hem Fatih Terim’in Florya’ya gelmesi, hem Ümit Davala, Hasan Şaş ve Taffarel’in gelmesi…
Ufuk Ceylan: Bu zamana kadar Nezih Hoca'mızla çalıştık. O da sağolsun, bize katkıları oldu. Onunla da iyi çalıştığımızı düşünüyorum gerçekten. Ama dediğiniz gibi Fatih Hoca’nın tartışılacak hiçbir şeyi yok. Yaptıkları ortada. Taffarel geçmişte Galatasaray’da çok büyük başarılara imza atmış ve bize katkısı olabilecek birisi. İyi çalışıyoruz, inşallah sezon başladığı zaman iyi performans gösterip, geçen seneki gibi kötü şeyler yaşamaktansa bu sene ligde büyük başarılara imza atarız. Bu sene hep beraber hem taraftarın hem camianın yüzünü güldürürüz.
Eray’a da soralım. Sen de geçen sezondan itibaren yavaş yavaş Ufuk ve Aykut’un arasına katıldın ve onlarla birlikte çalışıyorsun. Bu sezon sizler için Fatih Terim ve Taffarel yönetiminde yeni bir dönem başlıyor, sen neler söylemek istersin?
Eray İşcan: Ben de iki sezondur A Takım’la kamplara geliyorum. Geçen sezon A Takım’la kampa geldikten sonra devre arasına kadar A Takım’a çıkmıştım ondan sonra A2 Takım’da görev almaya başladım. Bu sene kadronun içinde olmak istiyorum. Fatih Hoca’nın gelmesiyle geçen sene kaybolan güvenimiz geri geldi. Herkesin özgüveni arttı, antrenmanlara çok iyi adapte oldu. Çalışmalar çok iyi gidiyor. İyi olacağını düşünüyorum ben de. Çok iyi bir ortam var burada.
Aykut, birçok teknik adamla çalışma imkanı buldun bu zamana kadar ama Fatih Terim ilk geldiği günden beri, sahaya ilk indiği günden beri sanki farkını hissettiriyor olarak gözlemliyoruz.
Aykut Erçetin: Gerçekten çok güzel, çok yeni bir sayfa açıldığını düşünüyorum ben de. Biliyorsunuz Türkiye’de teknik direktör seçerken çok büyük sorunlar oluyor. Yurtdışından çok başarılı bir hoca getirirsiniz ama Türkiye’yi çok iyi bilmez, mantalitesini çok iyi bilmez, Türkiye liglerini çok iyi bilmez. Türkiye’den birini seçersiniz ama genelde Avrupa tecrübesine sahip olmayan, çok başarılı olmayan bir teknik adam olur. Yani böyle zor bir dengeleme yapılması gerekiyor. Ama Fatih Terim’e geldiğimiz anda apayrı bir şey görüyoruz. Hem yurtdışı tecrübesi olan hem de Türkiye’deki en büyük başarıları elde eden bir hocayla çalışıyoruz şu anda. Galatasaray için en büyük transfer benim düşünceme göre Fatih Terim’dir. Fatih Hoca ile sadece bir teknik direktör gelmiyor takıma, komple bir felsefe geliyor. Eski oyunculardan oluşmuş bir ekiple geldi. Hasan Hoca'mız olsun Ümit Hoca'mız olsun, Taffarel olsun; zaten Galatasaray’a en büyük başarıları getirmiş oyuncular. Bu da demek oluyor ki sadece teknik anlamda bir şeyler değişmiyor, mantalite ve felsefe olarak da çok şey değişiyor. Geçen seneki en büyük sorunumuz, çok korktuk. Gerçekten korku zehir gibi bir şeydir. Vücudu uyuşturur. Yapmak istediğiniz hamleleri yapamazsınız, çok düşünürsünüz, korkarsınız. Her şey kötü gittiği için böyle anlar yaşadık. Ancak bu sene hocamızın bize söylediği en önemli sözlerden biri ‘’korkmayın’’ oldu. Zaten bize o özgüveni geri verdiği anda bizim yapacağımız çok büyük şeyler var.
Aynı zamanda geçmişte çalıştığımız Nezih Hoca'mıza hepimiz çok teşekkür ediyoruz. Çok uzun yıllar boyu hizmet etti ve çok da iyi çalıştık. Şimdi Taffarel ile birlikte kaleciler için çok çok önemli bir sayfa açılıyor. Sadece Brezilya Milli Takımı değil, Dünya Kupası'nda oynamış ve kazanmış, UEFA Kupası’nı kaldırmış, Süper Kupa’yı kaldırmış yani inanılmaz başarılı bir isimdi. Şu anda dünyadaki gelmiş geçmiş en iyi 25 kaleciyi sayarsanız Taffarel buna dahildir. Biz burada yepyeni bir sayfa açtık. Onunla beraber çok şeyi elde edebiliriz. İnsanların artık kaleciler böyleydi, şöyleydi dememesi lazım, unutması lazım. Çünkü hepimizin kendini çok daha fazla geliştireceğine inanıyorum. Çünkü ben Hagi döneminde öyle bir şans buldum. Taffarel 6-7 hafta için buraya gelmişti son maçlar için. O dönemde bunu fark ettim. Çok büyük tecrübesi olan bir kaleciydi. Aynı zamanda iyi bir hocaydı ve insanlığı zaten tartışılmaz, Türkiye’de bunu herkes bilir.
Ufuk, Aykut’un bahsettiği konu son derece önemli. Özgüvenimiz gitmişti diye bahsetti. Sen bunu nasıl değerlendiriyorsun? Geçen sezonu anlatacak olursak biraz da en büyük sıkıntıyı kaleciler yaşıyor. Çünkü kağıt üstünde golü yiyen kaleci oluyor. Sen bu sıkıntıyı yaşıyor muydun? Futbolun doğasında olduğu gibi gol yendiği zaman keleciye yüklenilecek. Maç içinde çıkıp çıkmamakta tereddüt ettiğin zamanlar mutlaka olmuştur. Bunları özgüvenden dolayı mı yaşıyordunuz?
Ufuk Ceylan: Büyük takımın sorumluluğu tabii ki daha büyük oluyor. Bir Anadolu takımında işler kötü gittiği zaman da daha kolay atlatabiliyorsunuz. Ama büyük takımda bu çok kolay olmuyor. Çünkü Galatasaray büyük bir camia. Çok büyük kitlelere hitap eden bir camia. Böyle olunca normal hayatınızda bir yere gittiğiniz zaman, ki biz o dönem fazla dışarıya çıkamıyorduk. Yemek yemeye bile insan çıkmak istemiyor. Kendinizle baş başa kalıyorsunuz diyebilirim. Zor dönemlerdi. Ama futbolda geçmiş yok. Aykut Ağabey’in de söylediği gibi yeni bir sayfa açıyorsun. Yeni yıla hazırlanıyorsun. Şu anda da artık geçmişle ilgili çok fazla konuşmamak gerektiğini düşünüyorum. Geçen sene onlar yaşandı. Kötü dönemlerdi. Çok üzüldük. Ama inşallah bundan sonra Fatih Hoca'mızla, teknik ekibimizle, yeni yönetimimizle her şey yeniden kurulacak ve iyi olacak inşallah.
O yaz döneminde bahsettiğiniz her şeyi kafanızdan silebildiniz mi?
Ufuk Ceylan: Ben çoğunlukla ailemle geçirdim sırf bu yüzden, kafa dinlemek için. Ailem İzmir’de. Genelde onlarla birlikteydim. Bunu da başardım. Burası da zaten bunun için çok uygun bir yer. İnşallah gülen yüzlerle en iyi şekilde devam edeceğiz.
Eray senin için bu kamp dönemi son derece önemli. Çünkü sezon başındaki kamplar futbolcunun en çok kendini gösterebileceği alandır. Senin de gerek Ufuk Ağabey’inden gerek Aykut Ağabey'inden mutlaka ki öğreneceğin çok şey var. Taffarel’den de mutlaka öğreneceğin çok şey olacak. Ama sonuçta bir rekabet içindesin. Sonuçta ne olursa olsun futbolda yaşın önemi yok. Performansın önemi öne çıkıyor. Sen ne söylemek istersin kamp dönemi ile ilgili?
Eray İşcan: İlk önce Nezih Hocam’a çok teşekkür etmek istiyorum bana bu zamana kadar olan katkılarından dolayı. Ufuk Ağabey'in dediği gibi Taffarel’in gelmesiyle yeni bir sayfa açıldı. Çalışma ortamı çok iyi şu ana kadar. Taffarel çok iyi çalıştırıyor. Aykut Ağabey ve Ufuk Ağabey’den bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Tecrübelerinden yararlanmak istiyorum. Ayrıca Taffarel’in de çok büyük tecrübeleri var. Çok kupa kaldırmış biri. Dünya çapında bir kaleci. Onun dediklerini dinleyerek yapmaya çalışıyorum. İnşallah herkes için hayırlısı olur.
Şimdi Aykut, Galatasaray’ın son şampiyonluğunda kalede sen vardın. Uzun yıllar çok başarılı performanslar ortaya koyduğunu da biliyoruz. Önemli maçlar çıkarttın. Ama kalecilerin durumu biraz farklı. Açık konuşmak gerekirse sporun doğasında böyle bir durum var belki de. Şu anda da bir kaleci transferi olacak, görünen o. Bu durum sizi rahatsız ediyor mu? Sen ne düşünüyorsun bu konuda.
Aykut Erçetin: Özgüven konusuna değinmiştik. Özgüvenimizin kaybolduğundan bahsetmiştik. Maalesef öyle bir sezon geçirdik. Ama geçmişte baktığımızda buradaki arkadaşlarım, kardeşlerim de çok büyük başarılar elde ettiler. Kaliteleri, performansları ortada. Evet, burada en son şampiyonluğu aldığımız zamanda ben vardım. Bunlar Türk kalecilerle de oluyor. Transfer konusuna gelirsek, bu açıkçası bizi çok fazla ilgilendirmiyor. Başkanımız, hocamız, sayın yöneticilerimiz, transfer komitemizin düşüncesi. Bizim buna hiçbir şekilde karışmamız mümkün değil. Herkesin kendi performansını düşünmemiz lazım. Galatasaray bu sene çok önemli bir kapıya geldi. Yıllar buyunca hep deniliyordu ki, yabancı kaleci olsun. Yabancı kalecilerle de çalıştık. Performansları da ortada; bu bir eleştiri anlamında değil yani her şey sadece bir kaleciyle olmaz bitmez, önemli olan takım hâlinde iyi olmak onu söylemek istiyorum. Çok önemli bir gol atılır takım halinde, Galatasaray gol attı olur; bir gol yenir, kaleci gol yedi denir. Bu çok yanlış maalesef; belki bu mesleğin zor dönemi ya da nankörlüğü diyelim, budur.
Düşünceler hep böyle oluyor ama biraz önce de söylediğim gibi çok önemli bir kapıya geldik. Hep yabancı yerli, yabancı yerli tartıştığımız anda yabancılar daha tecrübeli oluyorr deniyor ama yine de önce bir Türkiye'ye adapte olmaları lazım. Bu da kolay bir iş değil. Yerli dediğimiz zaman, "Ama onlar da çok tecrübeli değil" deniyor. Ben şöyle bir şey söylemek istiyorum; belki ortaya da bir söz olur, belki çok önemli bir söz olur bu sezon için, belki geçmişte gelecekte falan bunlar hep düşünülür. Galatasaray neden önemli bir kapıya geldi, çünkü çok tecrübeli çok iyi yabancı bir kaleci antrenörümüz oldu. Taffarel var ve burada da üç tane Türk pasaportu sahibi kaleci var yani aslında ilk defa biz Türk pasaportuna sahip yabancı kaleciler olacağız. Çünkü Taffarel'den öğrenebileceğimiz çok şey var. Daha iki gün oldu ama belli bir süre içerisinde bizim belki tamamen tekniğimiz, stilimiz bir yabancı kaleciye doğru değişebilir. Ama aynı zamanda en büyük avantajımız hâlâ bir Türk pasaportumuz elimizde olacak. Burada en önemlisi olan Galatasaray'a faydalı olmak ve yabancı kontenjanı oyunun içindeki bir oyuncuda kullanmak avantaj olabilir. Zaten bizim düşüncemiz bu, ne kadar herkes biraz kendisini de düşünse bile en başta düşüncemiz her zaman Galatasaray'dır. Yani biz kulübümüze, takımımıza, hocamıza ne kadar faydalı olabiliriz, nasıl faydalı olabiliriz diye düşünüyoruz ve biz böyle bir antrenörle yarı Türk - yarı Brezilyalı gibi ve Türk pasaportuna sahip bir şekilde kalede olursak bunun takımımız için avantaj olabileceğini düşünüyorum.
Peki Ufuk sence neden yabancı kaleci konusunda bir önyargı var basın neden sürekli yabancı kalecilerin performansını öne çıkartıyor ki sizler kendinizi son derece kanıtlamış kalecilersiniz tartışmasız.
Ufuk Ceylan: Sonuçta işler iyi gittiği zaman sizde zaten daha fazla katkı sağlayabiliyorsunuz, işler kötü gittiği zaman tabii en çok göze batan da kaleci. Skorun olduğu yer orası, ister istemez siz eleştiriliyorsunuz. Biz de geçen sene çok iyi dönem geçirmediğimiz için, takım hâlinde iyi bir dönem geçirmediğimiz için bu sene evet böyle bişey söyleniyor, böyle bişey yazılıyor. Sonuçta yabancı kaleci alınacaksa da Aykut Abi'nin dediği gibi biz buna zaten saygı duyarız ve burada önemli olan Galatasaray'ın başarısıdır, takımımızın iyi olmasıdır. Bize düşen sadece yeni hocamızdan, çok büyük tecrübesi olan Taffarel'den, çok şey öğrenmek. Futbol hayatımız çok uzun, yani ileriye dönük de çok fazla katkı sağlayabilir bize. Bu durumda yapmamız gereken çalışmak ve sonuçta görev bulduğumuzda Galatasaray'ın başarısı için elimizden gelenin en iyisi vermek
Ufuk'un, Aykut'un, Eray'ın performanslarını, bireysel olarak değerlendirmektense takımın geçen sezonki performansı doğrultusunda değerlendirmek daha doğru tabii. Takım hâlinde kötü olan bir Galatasaray gördük geçen sezon ve kalemizde çok pozisyon yaşadığımız için mecburen dikkatler sizin de üzerinize çekildi...
Aykut Erçetin: Tabii ki. Ama şimdi insanlar onu yanlış da anlayabilir. "Bunlar çok mu iyi de kendi takımlarını suçluyorlar" diyebilirler. Takım kötü gitti biz oraya suç atıyoruz gibi bir şey yok. Bizim demek istediğimiz, biz de takımın içerisindeyiz, bir parçasıyız ama insanlar maalesef bunu bazen böyle görmüyorlar. Biraz önce dediğimiz gibi her şey iyi gider gol atılırsa bunu takım atıyor aöa kalecinin katkısı yok. Gol yendiğinde ise en büyük sebep kaleci oluyor, gene takımdan ayrı tutuluyoruz. İnsanlar böyle bakmasın, biz takım hâlinde düşünüyoruz.
Aykut senin durumun şu anda nedir? Çünkü Ufuk ve Eray’la tam olarak çalışmaya başlamadın.
Aykut Erçetin: Geçen sezon bitime 2-3 maç kala dirseğimde bir sorun oldu. Sonra MR'larda ortaya çıktı ki birkaç tane kıkırdak parçası kopmuş. Eklem faresi deniyor. Onların alınması gerekiyordu. Sezon sonuna kadar bekledik. Sezon bitti, bazı zor durumlar oldu. Hemen doktor bulamadık. Birçok doktor kongredeydi. Yurtdışını denedik, onlar da kongredeydi. Lig bittikten sonra ameliyata girdik. Küçük bir artroskopi geçirdim. Çok uzun bir iş değil. Herkesin çok alışık olduğu, bu dönemde çok kolay bir ameliyat aslında. Ama tabii ki bıçak değdiği anda biraz sürüyor. Zaten çok tatil yapamadım, 4-5 gün tatil yapabildim. Tedavimi yurtdışında gördüm. Tatilin tadını hiç çıkaramadım diyebilirim. Çünkü sağlığım ve takıma katılmam daha önemli. Tedaviye başladım. Buraya geldik. Doktorumuz bu kampa ilk defa katıldı. Çok sevip saydığım bir doktor. O da oraya hâlâ üç günde bir enkejsiyon yapılması gerektiğini söyledi. Orasını çok fazla zorlayamayacağımızı söyledi. Düz koşu yapıyorum. Kaleci antrenörümüz Taffarel’le de konuştum. Topu fazla tutmadan ayak tekniği, koşu, depar, sıçrama çalışmaları yapıyorum. Çok fazla süreceğini zannetmiyorum. Şu anda oldukça iyi gidiyor. Tam net bir süre veremiyorum ama her gün daha iyiye gidiyor.
Ufuk Galatasaray’a kendini kanıtlamış, başarılı olmuş bir kaleci olarak transfer oldun. A Milli Takım'a kadar yükselmiştin. Sen şu ana kadar Galatasaray’daki performansını nasıl değerlendirirsin?
Ufuk Ceylan: Geçen sene açıkçası bana çok büyük bir tecrübe oldu. Zor dönemleri de yaşadım. İyisiyle kötüsüyle lig, kupa, Avrupa Ligi’nde toplam 25'e yakın maç oynadım. Bu benim için tecrübe oldu. Bazı şeyler oturmaya başlamışken hatalar da oldu. Ama sonuçta iyi bir tecrübe oldu geçen sene benim için. İnşallah yeni sezonda yeni bir sayfa açarak mutlu sonuçlarla biten maçlar oynamak istiyorum.
Bütün futbolcuların psikolojisi önemlidir. Ama kalecilerin bu konuda daha çok desteğe ihtiyacı var mutlaka. Çünkü en zor günleri bence sizler yaşıyorsunuz. O bahsettiğin dönemlerde kendi içinde neler yaşıyorsun? Daha çok kalecilerin hatalarını ön plana çıkaran bir basın söz konusu…
Ufuk Ceylan: Türkiye’de bazı şeyler çok uç noktada yaşanıyor. Bir başarı yakaladığınız zaman insanlar sizi her yerde gökyüzüne çıkartıyor ama kötü gittiğinizde de yerin dibine sokuyorlar. Bana Galatasaray ve İstanbul’un tecrübesi çok uç noktalarda yaşamamak gerektiğini öğretti diyebilirim. Sevinçleri ve üzüntüleri dengeli yaşamak gerekiyor. Çünkü hep önünüzde bir sonraki maç var. Sürekli devam ediyor ve hep önünüze bakmalısınız. Eleştiriler tabii ki olacak. Bu zaten gayet doğal bir durum. Ama biz bundan olumlu ve olumsuz olanlara ve bize katkı sağlayabilecek olanlara bakıyoruz. Bunları değerlendiriyoruz. Ama normalde bakınca çok uç noktada yaşamamayı öğrendim diyebilirim. İnşallah bu sene iyi olur ve daha çok sevinçlerle geçen bir yıl olur bizim için.
Aynı soruyu Eray’a sormak istiyorum. Böyle dönemlerde sen neler yaşıyorsun?
Eray İşcan: Ben de geçen sene Galatasaray A2 Takımı’nda oynadım. 20'ye yakın maçta sahaya çıktım. Hatalarım da oldu, ön plana çıktığım maçlar da oldu. En büyük destekçim kaleci arkadaşlarım oldu. Emirhan, Taylan, Özcan. Tabii kaleci antrenörümüz de öyle. Hep olumlu konuşmaya çalıştı. Hata yapsak da hatanın üstüne gitmemiz gerektiğini söyledi. Bunun neticesinde biz A2 Ligi'nde Türkiye Şampiyonu olduk.
Aykut senin en zor dönemlerinde destekçin kim oldu? Sen neler söylemek istersin bu konuda?
Aykut Erçetin: Eray’ın dediği gibi takımdaki kaleci arkadaşlarım çok yardımcı oluyor. Sizin yaşadığınız durumu en iyi onlar anlıyor. Çünkü onlar da benzer durumları yaşıyor. Ama tabii ki her zaman size en büyük desteği aileniz veriyor. Annemiz, babamız, kardeşlerimiz. Benim ailem yurtdışında yaşıyor. Uzakta da olsalar her zaman konuşup görüşüyoruz. Her zaman destek veriyorlar. Ne kadar çok sevip saydıklarını söylüyorlar. Aynı zamanda futboldan çok uzak olan arkadaşlarımız da destek oluyor. Çok tuhaf gibi geliyor ama çok farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyorlar. O anda herkes futbola odaklandığı için, şöyle oldu, böyle bir maç kaybettik derken, onlardan çok farklı bir bakış geliyor. Hayatında ne başardığını düşündün mü, Galatasaray’a kadar gelmişsin diyorlar. Bu formayı taşıyorsun diyorlar. O açıdan tekrar baktığınızda bir anda doğru buluyorsunuz. Çok güzel şeyler elde edilmiş bile bu formayı taşıyarak.
Geçen sezon çok sık değiştiniz. Ufuk oynadı, sen oynadın. Sürekli değişen bir kaleci rotasyonu izledik. Sen bunu nasıl değerlendiriyorsun? Her oyuncunun üst üste oynamaya ve istikrara ihtiyacı var. Bir hata olduğu zaman bir değişim olmasını nasıl değerlendiriyorsun?
Aykut Erçetin: Bu konuya girmek yanlış olabilir. Çünkü geçen sezon çok zor bir dönemden geçtik. Bir sene içinde üç teknik direktör değişti. Her teknik direktörün farklı bir düşüncesi, felsefesi oluyor. Bazen maalesef değişik şeyler oldu. Biz de tam anlamadık. Bana sorarsanız bir teknik direktörün bir kalecinin arkasında durması en iyi şeylerden biridir. Kalecilik sadece fiziksel değil, mental olarak da çok önemli bir meslektir. Aynı zamanda çok fazla özgüven göstermeniz lazım. O güveni biraz da destekten alırsınız. Geçen seneyi Galatasaray tarihinden silmek gibi bir ihtimalimiz yok ama akıllardan silebiliriz. Sadece Ufuk ve ben değildik. Zapata da geldi. Hepimiz aynı formayı taşıyoruz. Beraber bu renkler için savaşıyoruz.
Ufuk yeni sezon için ne söylemek istersin? Son mesajları alalım. Ali Sami Yen Kompleksi Türk Telekom Arena gibi bir stada sahibiz. 52.500 taraftar kapasitesine sahip Avrupa’nın en iyi statlarından biri. Geçen sezon ikinci yarı burada oynamaya başladınız. Ama bu stadın tam olarak tadını çıkaramadınız. Bu sene artık Galatasaray camiası bu stadın keyfine varmak istiyor.
Ufuk Ceylan: Geçen sene bu güzellikleri çok fazla yaşayamadık. Bizim gibi taraftarlarımız da yeni bir sayfa açtı. Bizi iyi ve kötü zamanda her zaman desteklesinler. Zaten yapıyorlar ama geçen sene onların da haklı olduğu yerler var. Biz de sonuçta onları üzdük. Yeni sezonda inşallah hep beraber, el ele büyük zaferlere imza atarız.
Aykut Erçetin: Taraftarımız şunu unutmasın sonuçta biz de insanız. Ne olursa olsun her zaman Galatasaray için en iyisini yapmaya gayret ediyoruz. Bunları yapmak istiyoruz. Tabii ki bazen hata yapabiliyoruz. Tek dileğimiz Galatasaray’ı en güzel yerlere taşımaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder