Ve maç gelip çatmıştı. Ordu'nun kaybı olarak gözüken teknik adam değişikliği bence aksine itici güç olmuştu. Saha zeminiyse kötüydü ancak beklenildiği kadar kötü değildi. Bizim içinse beklenen güzel futbol vardı tabi ki ama ne yazık ki bunu maçın bütünü için söylememiz imkansız.
Maçın Analizine geçecek olursak bugün maçın analizini 4 kısımda anlatmak istiyorum. İlk kısım ; 0-20 dakikalar arası. 2.kısım 20-45 dakikaları arası. 3. kısım 45-70 dakikalar arası ve son kısımda 70-90 dakikalar arası.
Gelelim ilk kısıma ; İlk kısımda oynanan futbol için sanki formalar değiştirilmiş ve maça öyle çıkılmış gibiydi. Orta sahayı tamamen Orduspor'a bırakan bir Galatasaray ve takım savunmasını yapamayan bir Galatasaray vardı sahada. Orduspor bizim klasiğimiz haline gelen ''Pas Trafiğini'' yapıyor ve ileride basıp alan daraltıyor. Bizse normal şartlarda hep rakibimizi düşürdüğümüz duruma düşüp ne yapacağımızı şaşırmış şekilde oynuyorduk. Çıkarken yapılan pas hataları ve bir türlü ilk 20 dakikada oturtamadığımız takım savunması bizim başımıza iş açıyordu ama bir şekilde bunlar bertaraf edebildik ve ilk 20 dakikayı futbol adına bir şey koyamadan geçtik..
İkinci kısımdaysa(20-45 dakikalar arası) ; Bu dakikalarda ani gelişen atağımızın sonucunda gelen kaleci hatası ve attığımız gol bence maçın tamamen seyrini değiştirdi.O golden sonra 10 dakika boyunca bizim bildiğimiz Galatasaray'dan az da olsa esintiler başladı ve arka arkaya Elmander ve Kazımla net pozisyonlara girdik ancak golü bulamadık. Bu pozisyonlar aynı zamanda maçın en tehlikeli pozisyonlarıydı. Bir kez daha görüldü ki Galatasaray'ımız gelen golle bir patlama yaşıyor ve akabinde takımı boğuyor. Tabi o golün gelmesi de bizim futbolumuzun üzerinde ne kadar etkili bunu tartışma konusu yapmak ve doğru olup olmadığını tartışmak gerek bence..
3. Kısımdaysa(45-70 dk. arası) ; Bu bölümde ikinci yarının başlama düdüğü ile birlikte ilk 10 dakika biraz daha orta sahadaki mücadeleyi dengelesek te yine istediğimizi ortaya koyamadık. Ama bu dakikalarda pozisyona giren taraf yine biz olduk. Buradan çıkartmamız gereken sonuçsa bizim en baştan beri savunduğumuz 4-4-2 dizilişindeydi asıl anahtar. Aslına bakacak olursak bizim oynadığımız formasyonsa 4-1-4-1. Burada kilit oyuncu Barostu ve bugün ne kadar kilit bir oyuncu olduğunu gösterdi. Elmander de bu kilidin diğer tamamlayıcısı. Neyse sistem hakkında detaylı bir analiz yazarım sonra biz maça devam edelim. Muhteşem bir 3'lü oyun ile gelen 2. gol ve rahatlayan Galatasaray'ımız. Golse son yıllarda gördüğüm en güzel gollerdendi bence. Nedeni de şu ; Baros orta sahaya gelip top alıyor,Elmander 2 adamı peşine takıyor,sağdansa Kazım sprint ederek topla buluşup Gol yapıyor. Bu oyunları daha sık görmeye başlayacağız artık ama bu işlevselliği sol kanada da taşımak lazım.
4. Kısımdaysa (70-90 dk.arası) ; İki takım adına soğuyan ve beklenilenin aksine topun daha çok Ordu da kaldığı bölüm oldu bu bölüm. Geçen Trabzonspor maçında maç koptu dediğimizde Galatasaray topa net hakim olurken bu maçta bunu yapamamasının en büyük sebebi ; Selçuk ve Melo ikilisinin bugün oldukça etkisiz olmasaydı. Bunu yapamayınca başarılı pas sayısı da ilk kez olmak üzere rakibe geçmiş oldu bu maçta. Bu bilgi de aslında bugünün en büyük sorununu gözler önüne sermeye yetiyor. ; Orta sahanın göbeği ve takım savunması bugün oynanan kötü futbolun sebebi..
Maçın Adamına gelelim ve bitirelim... Kral'ın(Barosun) Dönüşü..
Haftalardır görünmeyen iyi oyunculardan biriydi Baros. Gollerde gizli kahramanlık yapıyordu 2 maçtır ancak bu maçta biraz daha görünen kısma geldi ve 1 gol 1 asist yaparak burada olduğunu bizlere tekrar gösterdi. Barosu uzun aradan sonra ilk kez bu kadar diri ve seri görmek beni inanılmaz mutlu etti. Gol atarakta moral kazandı artık Kral ve devamı gelecek diye düşünüyorum. Bu maçta Baros'un geçen maçlarda yaptığı görevi yapan Elmander'e de hakkını teslim edelim ve görünmeyen kahramanlara da teşekkür edelim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder