10 Şubat 2012 Cuma

This is İpekçi, No way out !


İlk kuralar çekildiğinde 3 Türk temsilcisi arasından en şanssız görüleni, kağıt üzerinde kadrosu en zayıf olarak gösterileni Galatasaray'dı.
İlk gruplar tamamlandığında ve TOP 16'ya kalındığında, yine bir çok kişi tarafından Euroleague'in en zayıf grubundan çıktığımız ve bizim için artık son noktanın burası olduğu yazıldı çizildi. ( Sonrasında o gruptan çıkan 2 takım 4'te 4, diğeri ise 4'te 3 ile kendi gruplarının liderliğini ele aldılar! )
Ama herkesin unuttuğu bir nokta vardı. Zamanında J.Derwall'in de dediği gibi '' Galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır ! '' Evet kadro kalitesi olarak belki diğer rakiplerimiz kadar kaliteli değiliz ya da onlar kadar bütçeli bir kadromuz yok. Ancak tepeden tırnağına kadar '' KARAKTERLİ '' oyun yapısına sahip bir takımız.

Genel bir giriş yaptıktan sonra tarihi zafere gelecek olursak;

Çarşamba akşamı Efes'in kendi sahasında Olympiakos'a mağlup olmasının ardından bir nevi tamamen prestij maçına dönmüştü CSKA maçı.
Ama bu prestij sade bir galibiyet değil, çok daha ötesi bir durumdu.
Rakip CSKA bu sezon Avrupa'da oynadığı 13 maçının tamamını kazanmış, namağlup ilerleyen ve bir çok basketbol otoritesine göre de grupları ve TOP 16'yı namağlup olarak bitirecek tarihteki ilk takım olacaktı.
Bu tez CSKA için her geçen gün daha da gerçekçi bir hal alıyordu ki, İpekçi'de Mahmuti'nin Aslanları ve Çılgın Galatasaray Taraftarı ile tanışınca tüm bu tezlerin ne kadar yanlış olduğunu hep beraber görmüş olduk.



Maç öncesinde iki takımda da birer eksik bulunuyordu. - Tutku Açık / Khryapa -
Tutku'nun olmaması, hücumda bizim açımızdan ikili oyunlarda büyük sıkıntı yaşamamız demekti.
Tüm bu etkenlerle başlayan maçın ilk periyodu oldukça sert geçti.
Göksenin'in Teodosiç üzerindeki oyunu CSKA'nın biraz olsun dengesini bozmuştu.
İlk periyodda sadece 13 sayıda kalmaları da bunun en büyük göstergelerinden biri oldu.
Andric'in istekli oyunu da savunma ve hücum anlamında katkı sağlayınca ilk periyodu 15-13 önde tamamladık.

Sonrasında Göksenin'in erkenden 2 faul alması ve kenara gelmesi; Shved'in de devreye girmesiyle CSKA 2. periyodda oldukça üstün bir oyun ortaya koydu ve skor üstünlüğünü de ele geçirerek devreyi 36-31 önde tamamladı.

İkinci yarıya da oldukça etkili başladılar ve 3. periyodun 3. dakikası tamamlanırken tabela 45-35'i gösteriyordu.
İşte bu dakikada gelen moladan sonra yeniden diriliş tam anlamı ile başladı !
Sert savunmanın ardından üst üste gelen 3 hızlı hücum, arkasından Krilenko'nun faul problemiyle birlikte kenara gelmesi, Krstic'e pota altını adeta karartmamız, Shipp-Andric-Lucas'ın oyunları ve tabi ki çılgın taraftarımız ile maç bir anda döndü ve 3. periyodu 55-54 üstün şekilde tamamladık.
Son periyodda parkede, tribünde ve ekran başında daha da inanmış Aslanlar ile birlikte oluşan sinerji, CSKA'nın ne olduğunu anlayamaması, ciddi anlamda yaptığımız inanılmaz sert savunma ve oynadığımız set hücumları ile hep en doğru atışı kovalamamız üstünlüğü elden hiç bırakmamamızın nedenleriydi.
Son saniyelerde ise Murat Kosova'nın tabiri ile '' Şaşırmış İtalyan Hakem '' ipimizi çekmeye gayret etse de o da bunu başaramadı ve tarihi bir zafere imza attık.

Maçta fark yaratan faktörlere de değinmek gerekirse, Shipp'in hücumda verdiği ekstra katkı, Andric'in Tutku olmamasına rağmen verdiği müthiş mücadele ve tabi ki X faktör olarak Cevher Özer !
Cevher'in Olympiakos maçının ardından bu maçta da verdiği katkı galibiyeti getiren en önemli faktörlerden biriydi.
Songalia'nın gitmesinin takıma pozitif olarak yansıdığının en büyük göstergesi de Cevher.
Korkusuzca kullandığı dış atışları, takım zorlandığında içeriden oynaması ve kovaladığı ribaundlar ile son haftalarda en iyi çıkış yapan oyuncu oldu.
Beşiktaş'taki yıllarından görüntüler göstermeye başladı. Süre almaya devam ettikçe daha da iyi oyunlar ortaya koyacaktır.

Üst üste gelen Olympiakos ve CSKA galibiyetleri sezon başında bu takıma inanmayanların yüzlerinde tokat gibi patlayan cevaplar oldu.

Şimdi sırada bir diğer prestij maçı olan Efes ve arkasından final olacak olan Olympiakos deplasmanı var.
Bu takım belki TOP 8'e kalamayacak, belki bu sezon Avrupa'da bundan daha büyük başarılar elde edemeyecek.
Ama bu takımın bir karakteri var, bu takımın mücadelesi var, bu takımın emeği var. Her şeyden ve herkesten daha fazla saygıyı hakediyorlar.
Yıllar sonra yeniden '' Yenilmez Armada '' ruhunu parkelere yansıtıyorlar.

Oktay Mahmuti'nin de dediği gibi '' Her rakibimize saygı duyuyoruz ancak kimseden korkmuyoruz ! ''

Bu takım bize bu heyecanı son topa kadar değil, son maçın son topuna kadar yaşatacak.
Ve şuna inanıyoruz ki, Pire'den tarih yazarak geri gelecek.
Son maçın, son topuna kadar ! Saldır Galatasaray !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder