Necati Ateş, GSTV’de yayınlanan “Son Pas” programına konuk oldu.

Gençlerbirliği maçıyla başlayalım. Önemli bir rakibe karşı önemli bir galibiyet aldı Galatasaray. İlk yarıda belki biraz gol pozisyonu bulmakta özellikle zorlandı diyebiliriz fakat sonuçta 3 puana uzanan taraf oldu Galatasaray. Nasıl değerlendirirsin karşılaşmayı?
En az Fenerbahçe maçı kadar çok önemliydi çünkü bu maçı kazandığımız takdirde puan farkını koruyup Kadıköy’e öyle gidecektik. Onun için bizim için gerçekten çok önemli maçtı. İlk yarı biraz temkinli oynadık ve ikinci yarıda golleri bularak rahat bir galibiyet aldık. Ama tabi taraftarımızın inanılmaz tezahüratı bize olan desteği bunda da inanılmaz bir rol oynadı diye düşünüyorum ve kazandığımız için çok mutluyuz ki Kadıköy’e giderken puan farkını koruyacağız.

Sarı kart sınırında olan isimlerden biriydin. Sarı kart görmen halinde Fenerbahçe derbisinde forma giyemeyecektin. Bu şekilde oynamak nasıldı? Seni rahatsız etti mi?
25 haftadır 3 sarı kartla oynuyorum. İnşallah bu kalan maçlarda da sarı kart görmem ve Play-Off’ta silinecek kartlar zannediyorum, öyle biliyorum. Orda daha rahat hareket ederim diye düşünüyorum. Ben çok hakemle oynayan ve çok mücadele eden ama rakibe sert giren bir oyuncu değilim. Onun için elimden geldiğince dikkatli olmaya çalışıyorum görmemek adına.

Galibiyet serisini Galatasaray bu karşılaşmayla 6 maça çıkardı. Bu da şüphesiz ki bu dönemde takıma özgüven sağlıyor. Bu konuda ne söylemek istersin?
Ben geldiğimden beri hiç yenilmedik. Gerçekten inanılmaz bir seri yakaladık. Bunu sezon sonuna kadar sürdürmek istiyoruz ki bu maç bizim adımıza camiamız adına önemli bir maç. Belki de yendiğimiz takdirde puan farkı 12’ye çıkacak ve inanılmaz rahatlayacağız Play-Off’a girerken. Bu rahatlığı sonuna kadar götürmek istediğimizi her seferinde söylüyorduk. Uzun yıllardır Kadıköy’de kazanmamamızın belki de bu maçla Allah izin verirse inşallah bitirmek istiyoruz. Oraya da kazanmaya gidiyoruz. İnşallah oradan alacağımız güzel bir neticeyle yolumuza devam ederiz.

Derbiyle ilgili sen de görüşlerini aktarıyorsun. Ben de daha detaylı sormaya devam edeceğim fakat öncesinde bir de şunu sormak istiyorum sana. Geldiğin günden beri 5 karşılaşmada 5 gol attın fakat hepsi deplasmanda bu gollerin. Hatta deplasmanda daha etkili bir Necati izliyoruz diye yorumlar da olabiliyor. Sen nasıl değerlendiriyorsun bunu?
Sonuçta bazı pozisyonlar oluyor, gol atmak bana düşüyor. Bazı pozisyonlar oluyor, arkadaşlarıma düşüyor. Sonuçta çok gol atan bir takımız. Benim attığım gollerin hepsinin deplasmanda denk gelmesi, deplasman golcüsü diye artık söylenmeye başladı ama tabi inanılmaz bir stadyumumuz var. Orada da gol atmak nasip olacak diye düşünüyorum.

Aslında bir de şunun altını çizmek istiyorum. Geldiğin ilk maçta gol atman da çok önemliydi herhalde Gaziantepspor gibi önemli bir rakibe karşı. O gol sana beraberinde ne artılar kazandırdı? Neler hissettin? Tabii benim adıma çok iyi başlamak çok önemliydi. Hem gol, hem galibiyet hem de bunu bir seriye bağlamak, özgüvenimi de arttırdı. Hocamın bana olan güvenini de sahada rahatlığımla beraber gösterdiğim zaman benim adıma sevindirici oluyor. Çünkü yabancı arkadaşlarımı çok iyi tanımıyordum geldiğimde ama Türk arkadaşlarımı çok iyi tanıyordum. Benim artılarımdan bir tanesi de Ümit Hoca’yla Hasan Hoca’ydı. Gerçekten kendilerini de iyi tanıdığım için her zaman konuşarak bana çok yardımcı oldular ve sahada daha rahat hareket etmek benim için güzel oldu diye düşünüyorum çünkü özgüvenin olduğu zaman yapacağın işi daha rahat yapıyorsun, daha kolay oluyor.

Beşiktaş karşılaşmasından önce mikrofonlarımıza verdiğin röportajda derbilerde oynamayı çok özlediğini söylemiştin. Beşiktaş derbisiyle ilk derbini oynadın. Tabi ki Fenerbahçe derbisi Galatasaray için her zaman çok ayrı bir yere sahip. Bu hafta da çok önemli bir maç var. Galatasaray uzun bir aradan sonra önemli bir puan farkıyla gidiyor Kadıköy’e. 9 puanlık bir fark var. Tabiki Play-Off’ta puanlar yarıya düşecek ama Galatasaray burada galip geldiği takdirde çok büyük bir avantaj elde edecek. Sen neler söylersin? Derbide belirleyici faktörler neler olacak? 
Dediğin gibi bu puan farkını korumak istiyoruz hatta arttırmak istiyoruz yani inşallah oraya gittiğimizde çünkü çok iyi bir kadromuz var. Çok iyi bir hocamız var. Mükemmel bir taraftarımız var. Bunların hepsi bizde mevcut. Kazanmamak için hiçbir faktör yok diye düşünüyorum. Sadece saha içerisinde mücadele edip daha çok koşup her şeyi yapıp, elimizden geldiğince oradan 3 puanla dönmek. Bizim için gerçekten bu seriyi yakalamak ve 6’da 6 yapıp bu maça çıkmak çok önemli. Bu özgüvenimizi, sahada ne kadar birleştirici olduğunu gösteriyor. İnşallah bu özgüveni orda tekrardan mücadelemize katıp oradan iyi bir neticeyle döneriz.

Daha önce forma giydiğin yıllarda da önemli derbilerde oynadın, önemli goller attın, Fenerbahçe’ye karşı da çok kritik gollere imza attın. Senin için geriye baktığında Galatasaray kariyerinde en unutulmaz derbi hangisi?
Yani tabii 5-1’lik kupa maçı, içeride oynadığımız 1-0’lık lig maçı. Fenerbahçe’yle oynadığımız maçlarda genelde goller atardım Ali Sami Yen’de. Çok güzel anılarım var. Gerçekten de Galatasaray - Fenerbahçe maçlarının önemi çok ve futbolcular için inanılmaz hatıralar kazandırıyor diye inanıyorum. İnşallah benim için güzel hatıralardan birini daha eklerim kendime.

Normalde derbilere futbolcuların kendilerini çok hazırlamadığını, zaten direk o konsantrasyonu rahatlıkla sağladığı söylenir. Sen özel bir hazırlık yapıyor musun? Kendini özel bir şekilde motive ediyor musun?
Ben sahaya çıkana kadar maçı çok düşünmemeye çalışıyorum. Çok düşündükçe artı motivasyon biraz eksiye gidiyor diye düşünüyorum. Onun için sahada yapabileceklerimi ısındığımız süreçte düşünüp, arkadaşlarımla konuşup, iyi konsantre olup sahaya öyle çıkıyorum.

Peki şampiyonluk yarışını nasıl değerlendirirsin? Bütün rakiplerine karşı Galatasaray’ın çok önemli bir puan avantajı var şu anda. Ve bütün rakipleriyle de oynayacak. Kalan maçlarda da Fenerbahçe’nin ardından Trabzonspor, Orduspor ve Manisaspor var. Nasıl değerlendiriyorsun şampiyonluk şansını Galatasaray’ın? 
Şu an için tabii hiçbir şey bitmiş değil. Ne kadar da puan farkı açık olursa olsun disiplini ve tedbiri elden bırakmamamız gerekiyor. Sonuna kadar bunu devam ettirmememiz gerekiyor. Her ne kadar 9 puan fark olsa da rehavete ve rahatlığa kapılmamamız gerekiyor. Sonuçta futbol çok güzel oyun olduğu kadar, son doksan artılara kadar her şey değişebiliyor.

Bunu da Beşiktaş maçında fazlasıyla gördük.
Fazlasıyla göründü. Bunun için biz inandık. İnandığımız gibi de mücadelemize inancımızı katıyoruz. Sonuna kadar da devam edeceğiz. Şampiyon olduğumuz zaman düdük çaldığı zaman o zaman sevineceğiz.

Taraftarlarımızdan da yoğun sorular var sana gönderilen. Bir sarı kırmızılı taraftar şöyle demiş; Galatasaray’a gelirken yaptığı fedakarlıkların karşılığını aldığına inanıyor mu?
Sonuna kadar.

Çok önemli fedakarlıklar yaptığını zaten televizyonumuz aracılığıyla da söylemiştin.
Fedakarlıklar sonucunda başarı her zaman gelir. Yeter ki inanalım yaptığımız işe.

Peki Sivasspor karşılaşmasında attığın golle ilgili bir çok soru var. Taraftar bu gollerini çok özlemişti. Daha önce de benzer, önemli maçlarda gollerin vardı. Nasıl değerlendiriyorsun, o golü bize anlatabilir misin?
Riera topu aldığında bana attığında zemin çok kötüydü. Top önümde sekti, ben sonra ayağımla kontrol edip havaya kaldırdım, vurmak için kaldırdım. Ama tabi gol olup olmayacağını bilmedim açıkça söylemek gerekirse. Ve güzel bir vuruş yaptım, kaleci de öndeymiş, kaleciye bakmamıştım. Güzel bir gol oldu gerçekten jeneriklik bir gol oldu ki o zeminde çok zordu gerçekten ama belki de kilidi açan bir gol oldu. Çok zor bir deplasmandı bizim için, hem gidişi açısından, 11 saatlik yolculuk hem maç, zemin açısından… Ordan da galibiyetle dönmek bizim için çok önemli.

Geldiğin günden beri Elmander ile birlikte forvet hattında forma giyiyorsun. Sakat olduğu maçlarda bile maçın en çok koşan oyuncusu oluyor Elmander, müthiş bir özveriyle son ana kadar mücadele ediyor, önemli goller atıyor. Sana böyle bir isimle birlikte oynamak ne gibi avantajlar sağlıyor.
Tabi Elmander hem hava hakimiyeti, hem çok koşması, mücadele etmesi takım adına inanılmaz önemli. Sadece Elmander değil, herkesin koşu süresine baktığınız zaman takımın ne kadar koştuğunu ne kadar çok mücadele ettiğini inanılmaz görülüyor. Çünkü inanmışız hepimiz başarılı olacağımıza, bu sene şampiyon olacağımıza… En az rakiplerimiz kadar çok koşmamız gerekiyor ki kalitemiz ortaya çıksın. Ve bunu yaptığımız zaman netice ortaya çıkıyor.

Bir de şunu sormak istiyorum, tabi ki Elmander ile oynamak büyük avantaj ama, arkanızda da Melo ve Selçuk gibi çok önemli orta saha oyuncuları var. Belki de dünyada şu anda günümüz futbolunda çok önemli yere sahip oyuncular hem ofansif anlamda hem savunma anlamında. İkisi de şu anda 9 golde ve bir çok asist de yaptılar. İkisi de kariyer rekorlarını kırdılar zaten gol konusunda. Böyle oyuncularla oynamak hakkında neler söylersiniz?
Şimdi hem çok koşuyorlar, hem topu çok iyi kullanıyorlar hem gol atıyorlar. Takım olarak  hem çok koşuyoruz ve her oyuncu birey olarak gol atabilecek kadar yetenekli. Hatta Ujfalusi bile çok uzun yıllar sonra gol attı. Onun için böyle bir takımın olduğu için yükün azalıyor. Ki Selçuk benim gözümde gerçekten şu an Türkiye’de en formda orta saha oyuncusu. Sıkıştığın anda bir frikik oluyor hemen kilidi açabiliyor. Çok özellikli oyuncular, Melo gibi bir oyuncuya sahipsen; hırslı, takım için, forması için, arkadaşı için koşan, mücadele eden bir oyuncu. İşte herkes bunları gördükçe en az arkadaşı kadar koşmak istiyor.

Teknik direktör Fatih Terim’in kariyerinde çok özel bir yere sahip olduğunu biliyoruz. Yeniden onunla çalışma fırsatı buluyorsun. Peki böyle önemli bir teknik adamla çalışmak senin için ne anlam ifade ediyor?
Benim ilk Galatasaray dönemimde de Fatih Hocam almıştı beni. Benim neler yapabileceğimi, benden ne alabileceğini çok iyi bilen bir hoca olduğu için ben geldiğimde de ilk bu programda şunu demiştim; “İnşallah hocamı mahçup duruma düşürmem, ki düşürmediğim için de çok mutluyum. Hocamın güvenini sahada bir şeyler vererek yapmak, gerçekten beni hem onurlandırıyor hem gururlandırıyor. Bu kadar gol atmak bana yeterli gelmiyor, inşallah bunun devamını getirmek gerekiyor. Burada kalıcı olmak için daha çok şey yapmak gerekiyor her zaman, bunu ilk geldiğimde de söylemiştim. Onun için sonuna kadar devam edeceğim mücadeleme. Hocam bana ne zaman forma verirse, hak ettiğimi sonuna kadar göstermek için sahada elimden geldiğince hem kendim için hem takımım için hem de hocam için her şeyi yapacağım.

Bülent Koçyiğit isimli bir Galatasaraylı taraftar şöyle bir soru yöneltmiş; Derbiye puan farkıyla çıkmak herhangi bir rehavet yaratıyor mu takımda?
Bu Fenerbahçe maçı. Hiç kimsenin rehavete, rahatlığa kapılacak yeri yok.

Şunun da altını çizmemiz lazım, kamuoyunda şu şekilde yorumlar var; Galatasaray puan farkı nedeniyle orada beraberliği de gideceği ama Galatasaray’ı düşündüğümüz zaman her maçta kazanmak için çıktığını bu sezon, her maçı ayrı ayrı düşündüğünü gördük...
Mutlaka. Çok iyi oynarsın yenilirsin, çok kötü oynarsın kazanırsın, maç berabere de bitebilir. Ama tek amacımız var; kazanmak. Her maça kazanmak için çıkıyoruz biz.

Hayati Kaya isimli seyircimiz de, “Galatasaray’da en çok neyi özlemiş?” demiş Necati Ateş için...
Her şeyi çok özledim. Yani taraftarımızın Necati diye bağırmasını gerçekten çok özlemiştim. İlk maçta özellikle çok duygulanmıştım golü attıktan sonraki süreçte de. Tabii her şeyi, Galatasaray’ın büyüklüğünü özlemişim, taraftarı özlemişim, Florya’ya girişini çıkışını bile çok özlüyor insan.

Peki, Arena’da ilk maçını sormak istiyorum. Seni ilk tribüne çağırdıklarında neler hissettin, o atmosferi bize değerlendirebilir misin, orada oynamak senin için neler ifade ediyor?
Çok keyifliydi. Gerçekten muhteşem bir stadyum. Duygularını bazen anlatamaz insanlar. O gün de öyle bir gündü yani, inanılmaz güzeldi.

Geriye dönüp baktığında, daha önceki oynadığın Galatasaray’la bu Galatasaray’ı karşılaştırdığında ne gibi farklılıklar görebiliyorsun, nasıl bir yorum yaparsın?
Bu sezon takımın yabancı kalitesi çok iyi. Karakterli takım oyuncularına sahibiz. Hem formasının hakkını veriyorlar, hem aldıkları paranın hakkını verebilmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Bu çok önemli. Türk oyuncular başarıya aç. Başarılı olmak için, şampiyon olmak için her şeyi yapıyorlar. Fatih Hoca’mız buradaki bütün futbolcular için çok büyük şans. Futbolcular çok şanslı diye düşünüyorum Fatih Hoca gibi bir hocayla çalıştıkları için. Bunların hepsi birleştiği zaman, Ümit Hoca olsun, Hasan Hoca olsun, diğer çalışanları da koyduğun zaman gerçekten bir takım olduk. Kısa sürede gelmeme rağmen bunu çok güçlü bir şekilde hissediyorum.

Şu anda puan durumuna baktığımızda da Galatasaray’ın aslında ne kadar iyi bir takım olduğunun altını çizebiliriz. En çok gol atan takım, en az gol yiyen takım ve çok önemli bir istatistik de, geride kalan 15 karşılaşmada kalesinde gol görmedi. Bunun yanı sıra bir de Fernando Muslera faktörü var. Sen de ilk yarıda ona karşı forma giydin. Neler söylemek istersin Fernando Muslera’yla ilgili?
Zaten kariyerine baktığınız zaman, son turnuvasında biliyorsun Copa America’yı kazandılar. İnanılmaz bir kaleci. Hem genç bir kaleci. Galatasaray’ı tercih etmesinde de mutlaka bir sebep vardır ve buraya geldiğinde de Galatasaray’ın ne kadar büyük bir kulüp olduğunu gördü. O da çok mutlu. Bu da sahaya yansıyor zaten. Son oynadığımız Sivas maçında kendisini tebrik etmiştim, muhteşem bir maç oynamıştı. Kazanmamızda inanılmaz etkeni var diye düşünüyorum. Her ne kadar golleri biz atsak da onun arkadaki savunması, 3-4 tane net gol pozisyonu çıkartması... Ujfalusi ve Semih’le inanılmaz bir uyumu var. Hakan’la Eboue’yle olsun, inanılmaz bir uyumu var. Bunu devam ettirmemiz gerekiyor. Bunların hepsini şu ana kadar çok iyi yaptık. Ama hala bir süreç var önümüzde. Bu süreci de, geçmiş süreç kadar iyi mücadele edip sonuna kadar götürmemiz gerekiyor.

Bir Galatasaraylı taraftarın sorusunu yöneltelim. Galatasaray’dan ayrıldığında oğluna Galatasaray’da oynayamayacağını söylemenin çok zor olduğunu söylemişin bir röportajında. Peki dönüşünü oğlun nasıl karşıladı?
Çok sevindi. Beşiktaş maçına da geldiler. Biraz duygulanıp, ağlamış. Stadı görünce çok heyecanlanmış. Eşimle beraber geldiler. Eşim de stadı çok beğendi. O da çok duygulandı. Anadolu’ya gidip de geri dönmek gerçekten çok zor bir şey. Orada mücadelemi bırakmadım. Sonuna kadar mücadele ettim ve çalıştım. Bir gün geri döneceğimi biliyordum. Bu şans bana geldi. Bu imkanı bana verenlere de tekrar teşekkür ediyorum.

Forma rekabetini de soralım. Elmander’le birlikte oynamadan bahsettik. Rotasyona her an dahil olabilecek ve önemli işler yapabilecek Milan Baros ve Sercan Yıldırım var. Bu rekabeti nasıl değerlendiriyorsun?
Böyle bir hücum hattında görev aldığım için çok şanslıyım. İki sene önce çok önemli bir şampiyonluk yaşamış, en önemli genç oyunculardan biri olarak gösterilen Sercan Yıldırım var. Milan Baros gibi bütün dünyaya kendini kanıtlamış bir oyuncu var. Bunlarla yarışa girmek, onların yanında oynayabilmek çok önemli. Her zaman oynayacağımızın garantisi yok. Mutlaka bu rotasyonda herkes görev alacaktır. Her zaman daha çok şey yapmak istiyor insan. Formayı vermemek için sahada daha çok koşup, daha çok gol atmak istiyorsun. Öncelikle hepsi çok iyi insanlar bunu söylemek gerekiyor. Herkes çok hırslı ama bu arkadaşlarını üzecek kadar değil. Sadece takıma katkı yapacak kadar karakterli herkes. Herkes şampiyonluk için ve kulübü için mücadele ediyor. Bireysel bir spor yapmıyoruz. Takım olduğun zaman, o olguyu da sahada gösterdiğin zaman isimler zaten her zaman ön plana çıkıyor.

Emre Çolak ve Semih Kaya bu sene çok önemli işlere imza atıyor. İkisi de uzun süredir ilk 11’de forma giyiyor. Emre Çolak bir tek son karşılaşmada yedek kulübesindeydi ama oyuna ikinci yarıda girerek önemli bir katkı yaptı. Tecrübeli bir oyuncu olarak bu iki genç ismi nasıl değerlendiriyorsun?
Altyapımızdan çıkıp da böyle formayı alıp vermemeleri beni çok mutlu ediyor. Bu süreç umarım diğer genç arkadaşlarımıza örnek olur. Fatih Terim’in gençlere ne kadar büyük önem verdiğinin bir göstergesi bu. İnşallah diğer arkadaşlarımız da onları görünce daha çok A takıma çıkıp, o formayı giymek için çalışıp mücadele eder ve zor olan o formayı almayı kolaya çevirir diye düşünüyorum. Çünkü gençlere çok değer veren bir teknik heyet var.

Bir sarı kırmızılı taraftar kariyerini Galatasaray’da mı sonlandırmayı düşünüyorsun yoksa Galatasaray’dan sonra bir transfer daha yapmak gelecek planları arasında var mı şeklinde bir soru yöneltmiş…
Kariyerimi Galatasaray’da bitirmek istiyorum. Bu şans verilirse elimden geldiğince burada uzun yıllar daha futbol oynamak istiyorum. Kendimi de çok iyi hissediyorum.

Bir başka taraftar da o özlediğimiz rövaşata gollerini ne zaman izleyeceğiz demiş…
Onlar genelde anlık gelişiyor. Öyle bir pozisyon olduğu zaman deniyorum. Sivas maçındaki gibi bazen çok güzel oluyor. Schalke maçında öyle bir gol atmıştım. İnşallah denk gelir. Ama önemli olan gol atmak, nasıl atıldığı çok önemli değil.

Ceyhun Bayel isimli bir seyircimiz de Galatasaray’a dönme şansı yakaladığında neler hissetti? Galatasaray’a dönmeden önce de dışarıdan baktığında Galatasaray’ı nasıl değerlendiriyordu diye sormuş…
Gelmeden önce de Galatasaray’ın ne kadar iyi bir takım olduğunu görüyordum. Bu takımın içine girince de bunu fazlasıyla hissedebiliyorsun. Burada Galatasaray’ın ne kadar iyi bir takım olduğunu daha net anlıyorsun.

Son olarak seni çok seven Galatasaray taraftarına nasıl bir mesaj göndermek istersin?
Biz onların gücünü orada hissedeceğiz. Onların gücüyle sahaya çıkacağız. Bize güvensinler ve inansınlar. İnşallah oradan güzel bir sonuçla döneceğiz.