Vladimir ve Estragon’un Godot’yu bekledikleri gibi bekliyoruz. Samuel Beckett’ın meşhur oyunu, Godot’yu Beklerken’de tasvirlenen Godot aslında hiç gelmeyecek olan, kim ve ne olduğu bilinmeyen bir şey. Aslında hiç gelmeyecek, ancak iki kahraman bütün yaşamlarını sanki o gelecekmiş gibi bekleyerek yaşar.
Türk spor camiasının şike
meselesinde ki bekleyişi de aynen Godot’yu beklemek gibidir. Bu işe dahil
taraftar güruhunda hangi takımlı olursa olsun herkes adalet bekledi. Takımının
şike yapmadığına inanan taraftarlar bazı yöneticilerinin teşebbüs adı altında
ceza almasıyla aradığını bulamadı, rakibinin şike yaptığına inananlar ise
rakibinin ceza almamasına içerledi.
Sonuçta kimse sportif
anlamda adaletin tecelli ettiğine inanmadı.
Şimdi herkes UEFA’yı
bekliyor. UEFA’nın adaleti gerçek adalet olacakmışçasına. Sanki UEFA gelecek ve
futbolumuzdaki bütün aksaklıkları giderecek kirlileri temizleyecekmiş gibi.
UEFA ceza da verse, beraat de verse bizim futbolumuz kirli. Bu TFF gitse, bunun
yerine gelecek olanı da yine aynı adamlar, yine aşağı yukarı aynı adamları
seçecek. Yine aynı adamlar, yine aynı kapılardan icazet alarak hareket edecek.
Ve biz de hiç gerçekleşmeyeceğini
bildiğimiz temiz futbolu, sanki hemen yarın oluşacakmış gibi bekler dururuz.
UEFA’NIN MEŞHUR SOPASI !!! GERÇEKTEN VAR MI? YOKSA
BİZİ KANDIRIYORLAR MI?
Malum meselelerle ilgili
bilgi kirliliği artarak devam ediyor. Üst seviye (çok tanınmış) medya kişileri
adli yargı ile sportif yargının ayrı işlediği 3 Temmuz 2011’den beri
milyonlarca kere söylendiği halde hala aynı adamlara aynı soruları soruyor ve
aynı cevapları almaya devam ediyorlar.
Buraya sayfalarca yapılan
yanlışlar, hatalar, andavallıklar, üç kağıtlar, kahramanlık destanları vb
yazabilirim. Ancak insanlar gerçekten sıkıldı artık bu hikayelerden. En güzeli,
çok merak eden varsa, alsın okusun bütün konuşma kayıtlarını kimin ne olduğuna
ilişkin kendi vicdanınca hüküm versin. İsterse, sürece ilişkin açıklamaları,
tutumları tevatürlerden ayıklayarak takip etsin ve görsün kim öyle kim böyle…
Örneğin, play-off ilk
duyurulduğunda ve tepkiler çığ gibi büyüdüğünde, Şansal Büyüka, ısrarla bu
playoff işinde LigTv’nin bir dahli olmadığını söyledi. Ancak bugün görüyoruz ki
playoff uygulamasından gayet memnunlar ve kulüpler istemediği halde çeşitli
şekillerde kabul ettirmeye çalışıyorlar.
Burada, merak eden varsa,
UEFA’nın geçmişten bugüne gösterdiği tavrın, statüleri, talimatları üzerinden
maddelerle göstereceğiz. Merak eden, doğrulamak isteyen, itiraz etmek isteyen
aşağıda verdiğimiz linklerden ilgili evrakları indirerek bahsettiğimiz
maddeleri okuyabilir. Aşağıya da görüşünü bildirebilir. Hakikaten varsa bir
yanlışlık düzeltilmesinden mutluluk duyarım.
BİR ÜLKEDE ŞİKEYE İLİŞKİN SORUŞTURMA BAŞLAR…
UEFA Genel Sekreterlik
ve/veya Yönetim Kurulu olayda UEFA statü ve talimatlarını ihlal eden bir husus
olup olmadığını tespit etmesi için bir disiplin müfettişi atar. (UEFA
Disciplinary Regulations 2012 edition Article 30).
Bu disiplin müfettişi
ihlal olup olmadığını araştırır. Söz konusu mesele şike olduğu için, UEFA’ya
bağlı bütün kurum ve kişiler, şike şüphesine ilişkin ve şüpheyi
doğrulayabilecek bütün emareleri (ses, görüntü, veri kayıtları vs) kısıtlı bir
süre için de olsa disiplin müfettişine sağlamak zorundadır. (UEFA DR Article 38
-5). Burada kritik olan konu, şike şüphesini doğrulayan derken kastedilen,
şüpheyi makul gösterecek emarelerden bahsedilir. Yani buna, gazete sayfaları,
savcının şike nedeniyle tutukladım demesi bile yeterlidir aslında. Zira çeşitli
evraklarla desteklenen bu “şüphe”, ilgili kulüplerin UEFA turnuvalarına
katılması açısından değerlendirilecektir.
Müfettiş, hiçbir ihlal,
makul şüphe görmezse dosyayı kapatır. (UEFA DR Article 39) . Bizim meselede
dosya kapatılmamıştır ve UEFA Disiplin ve Kontrol Kurulu’na sevk edilmiştir.
Çünkü, daha sonra ilgili kulüplerden birisi Şampiyonlar Ligi’nden
dışlanacaktır.
İLİŞKİLİ KULÜPLERİN UEFA TURNUVALARINA KATILIP
KATILMAMASI KARARI…
UEFA Disiplin ve Kontrol
Kurulu dosyayı alır almaz, ilgili kulüplerden bazıları, UEFA turnuvalarına
katılacağı için, hatta bazıları bu turnuvalarda maç bile oynamıştı, hızlıca bu
katılım meselesine ilişkin karar vermeye çalışır. Bu karar için uygulayacağı
talimat ( Regulations of the UEFA Champions League Regulations 2011/12 )
şampiyonlar ligi talimatıdır. Bu talimatın 2.05 maddesine göre
ulusal/uluslararası turnuvalarda şike işine direk veya indirek bulaşmış
kulüpleri herhangi bir yargılamaya
ihtiyaç duymadan turnuva dışı bırakabilir. Ancak bu dışlama sadece
ilgili sezon için geçerlidir. 2.06 maddesiyle de ilgili konuda disiplin
soruşturması başlatma hakkını saklı tuttuğunu belirtir.
Burada şu yalan ortaya
çıkıyor. Eğer dönemin federasyonu Fenerbahçe’yi göndermiş olsaydı, UEFA kabul etmezdi.
Kabul etmemesinin sebebi şike şüphesi olacaktı ve savcının tutuklamaları da bu
şüpheyi makul gösterecekti. Ve Fenerbahçe kulübü 2.04 maddesine binaen
“temizim” taahhüdü verdiği için ek bir dosya daha açılabilecekti. Zira TFF’ye
de 2.06 maddesi üzerinden soruşturma açılarak, “makul şike şüphesi” olan bir
kulübü göndermemeliydin denecekti.
Peki bu sene neden bu
sorun olmadı? Çünkü, bir kulüp, aynı şike şüphesinden dolayı, bu maddelere
dayanarak sadece bir kere dışlanabilir (2.05). Aslında bu maddede bir açık var.
Çünkü UEFA bir sene şike şüphesi ile dışlanmış olan bir kulübün sportif
yargısının bir sonraki seneye sarkabileceğini kestirememiş. Zira, bizdeki durum
bu.
Diğer bir önemli konu da
şudur ki, savcılık sadece Fenerbahçe yöneticilerini tutuklamamıştı. Beşiktaş ve
Trabzonspor da aynı sürece dahildi. Fenerbahçe’nin yerine Trabzonspor’un
alınmasına olanak sağlayan madde 2.10’dur. Ancak bu madde yerine geçen takımın
da katılım kriterlerini sağlaması gerektiğini söyler. Buranda anlıyoruz ki, o
dönemin TFF yönetimi Beşiktaş ve Trabzonspor için oluşan şüphenin “makul”
olmadığını düşünerek UEFA’ya bu kulüpleri turnuvalara katılmasını deklare
etmiştir. Ki bence onların da hemen dışlanması gerekliydi.
Eğer UEFA, son adli yargı
kararlarını dikkate alır ise, Beşiktaş’ın şike yaptığı söz konusu olduğu için
hem Beşiktaş hem de TFF hakkında 2.06 maddesine göre dosya açması gerekir. Zira
bu son adli yargı kararları Fenerbahçe’den çok Beşiktaş ve TFF için ciddi
tehlike oluşturuyor.
EKSİ PUAN UYGULAMASI VE GENEL KURULA UEFA NEDEN
İZİN VERDİ?
UEFA’nın temel prensibi
üye federasyonların kendi statü ve talimatlarına uygun statü ve talimatlara
sahip olmasıdır. UEFA Statutes 2011 veya 2012 evrakındaki madde 7bis Integrity
of Competitions (Turnuvaların Bütünlüğü) maddesinde, bu tür şike meseleleri
için üye federasyonların talimatlarına gerekli yaptırımları ortaya koyan bir
madde olması zorunluğu belirtilmiştir. TFF’nin 58. Maddesi işte bu maddedir.
Eksi puan uygulamasının UEFA tarafından kabul edilmemesinin gerekçesi ise, oyun
oynanırken kural değişikliğinin federasyona üye kulüpleri rahatsız
edebileceğidir. Yoksa talimatlara aykırı bir durum değildir (daha doğrusu böyle
bir değişikliği yasaklayan bir madde ben göremedim). Dolayısıyla UEFA eğer
genel kurul kararı alırsanız bir seferlik böyle bir uygulama olur demiştir.
TFF YÖNETİMİ DEĞİŞTİ…HERŞEY DEĞİŞTİ…
Yıldırım Demirören aldığı
rüzgar ile geldi… UEFA’dan ceza almayı bile göze almayı vaad ederek geldi.
58. madde değişti. Teknik
olarak UEFA’nın koyduğu şikeye ceza maddesi zorunluluğu yerine getirildi. Ancak
sorun şu ki bu maddenin kendisi UEFA’nın statü ve talimatlarına aykırı şekilde
düzenlendi. Bu maddede, şikeye teşebbüs varsa, suçun kulübe izafesinin ”ağır
ihlal” koşuluna bağlı olup en az 12 puan tenzilatı söz konusuydu. Ancak bu
“ağır ihlal” koşulu, bahis ile sabitlenmiş, bahis yoksa, kurulun serbest
kanaatine bırakılmış.
Şimdi hem TFF’nin kendi
statüsünde hem de UEFA’nın statüsünde Sorumluluk maddeleri vardır. İki kurumun
statülerinde madde 6 ‘da sorumluluk tanımlanmıştır. Zira bu 58. Maddedeki bu
ağır ihlal koşuluyla sorumluluk zinciri kırılmış oldu. Aslında TFF kendi
statüsünü de ihlal etmiş oldu ki bu benim yorumum.
İşin daha da gülünç yanı
şu ki, madde öyle bir değiştirildi ki, maddenin kulübe ceza verilmesini engelleyen
2 adet senaryosundan birisi mevcut soruşturma için uygulandı.
Senaryolardan birisi
herkesin masum olduğunu söylemekti. Diğeri ise, şike mevzularını teşebbüs
şeklinde tanımlayıp, ihlallerin de kurullarca ağır ihlal olarak
değerlendirilmeyip, kulüplere izafe edilmemesiyle sonuçlanmasıydı. Bu gerçekten
imkansız bir TESADÜF.
Etik kurulu raporunu
hazırlayıp yönetim kuruluna sunuyor. Yönetim kurulu değerlendiriyor ve sevk
edip etmemeye karar verecekken 58. Maddeyi bu şekilde değiştiriyor. Dosyayı da
disiplin kuruluna sevk ediyor. Kurullar da ne tesadüf ki, olayları öyle bir yorumluyor
ki yeni maddedeki labirentin tek açık ucundan kulübü çıkartıyor. Neden herkese
masum diyemediklerini hala anlamış değilim. Bence bu kadar sek sek oynamaktan
daha kolaydı. 58. Maddeyi değiştirmesine de gerek kalmazdı.
Sonuçta herhangi bir
ihlal izafe edilmeyen Fenerbahçe UEFA Şampiyonlar Ligi’ne gitmeye hak kazandığı
sezonun sonunda, TFF tarafından UEFA Kulüp Lisansı da verilerek UEFA’ya
“katılmasında mahsur yoktur” şeklinde bildirildi.
GEÇEN SENE ALMADILAR… BU SENE NEDEN ALDILAR?
TFF, UEFA’ya herhangi bir
kulüple ilgili çekince bildirmedi. Ancak, UEFA Disiplin Kurulu’nda henüz
sonlanmamış bir soruşturması olan Fenerbahçe’ye ilişkin katılım kararı gecikti.
UEFA Disiplin Kurulu, Şampiyonlar Ligi 2012 versiyon talimatlarını uygulayarak,
2.09 maddesine göre katılımına karar verdi. Bu maddeyi daha önce irdelemiştik.
Fenerbahçe, UEFA Kulüp Finansı Denetleme Kurulu’na sevk edildi. Bu sevke sebep
olan şüphe ise turnuvanın bütünlüğünü tehdit ve kulübün UEFA Kulüp Lisansı ve
Finansal Fair Play talimatlarına uygunsuzluğu idi. Turnuvanın bütünlüğü
meselesi Fenerbahçe için geçerli değil, çünkü orada aynı kişinin iki ayrı
kulübe sahip olması, organik bağı olan iki ayrı takım gibi durumlar işleniyor.
Dolayısıyla Fenerbahçe’nin UEFA kulüp lisansı ve finansal fair play talimatlarına
göre de denetlenmesini sağlamakla birlikte, katılımını bir koşula bağlamış
oluyorlar.
Ancak bu sevk meselesi,
Fenerbahçe’nin ilgili dosyasının kapanması anlamına gelmez. Zaten Tahkim’in
gerekçeli kararının yeni ulaşması da ilgili karara bir gerekçe olarak
gösterilmişti.
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
UEFA hali hazırda elinde
bulunan Fenerbahçe dosyasıyla ilgili olarak Fenerbahçe’ye şu kadar sene katıl
ya da katılma diye karar verecek. Bundan kaçış yok. Yani ya tamam beraat
diyecek ya da şu kadar sene diyecek. Beraat deme ihtimali nedir bilemem. Ancak
şöyle bir yorum yapabilirim, PFDK ve Tahkim’in gerekçeli kararlarında ki
“gerekçeler” UEFA’yı ikna ederse, ve UEFA “ağır ihlal” gerekçesine ikna olmakla birlikte bu gerekçe
ile yöneticinin ihlalini kulübe izafe etmemeyi doğru bulursa Fenerbahçe beraat
eder. Diyelim ki UEFA ceza verdi, bu ceza bu seneyi kapsar mı? Bu da ayrıca bir
soru işareti.
Şu bir sabit gerçektir
ki, UEFA, TFF’nin ceza verdiği yöneticilere ceza verecek. Ancak yöneticilere
ceza verirken, kulübe ceza vermemesi nasıl olacak hangi maddeye dayandıracak
bilemiyorum. TFF’ye dayandırırsa, TFF’nin ağır ihlal gerekçesini açıklaması
gereklidir, çünkü bu karar başka vakalar için örnek olarak kullanılacaktır.
Bir diğer konu, TFF’nin
yaptığı bu değişikliklerin UEFA statü ve talimatlarını ihlal etmek gibi
yorumlayabilirler mi? Sorumluluk ilkesinin çiğnendiği bir gerçek. Zira EURO2012
esnasında seyircisinin başka bir ülkede yaptığı ihlaller yüzünden Rusya’nın
milli takımına puan tenzilatı cezası verilmesi söz konusu oldu.
Bir diğer konu ise,
Beşiktaş’ın durumu. Geçen sene “temiz kağıdı” vermiş ve turnuvaya katılmış bir
Beşiktaş söz konusu. Soruşturma başlayınca da Beşiktaş hakkında UEFA’yı ikaz
etmeyen bir TFF de söz konusu. Adli yargı kararları UEFA tarafından dikkate
alınırsa, Beşiktaş ve TFF’yi bu açıdan kötü günler bekliyor diyebiliriz.
ADLİ YARGI KARARLARI DİKKATE ALINIR MI?
Adli yargı kararlarını
dikkate alıp almayacakları tam bir muamma.
Ancak bununla ilgili
çeşitli yorumlar yapılabilir. UEFA DR 2012 madde 66bis ve TFF’nin 93 numaralı
maddeleri sportif yargılamanın tamamlanmış olmasına rağmen yeniden
açılabilmesine bir kapı açar.
Bu maddelerdeki
koşullardan birisi, kapanmış olan dosyaya ilişkin kararları ciddi derecede
etkileyebilecek yeni delillerin ortaya çıkmasıdır. Bu ceza verilen kişi veya
kurumları aklayacak deliller olabileceği gibi aklanan kişi veya kurumları
cezalandırabilecek deliller de olabilir. Zira bu yeniden yargılama için
birilerinin başvuru yapması lazımdır ve bu başvuru sonunda ilgili kurulların
kararlarını yeniden değerlendirmeye gerek görmeleri gereklidir.
Dolayısıyla, kimine göre
sportif yargıya bakarım, adli yargıya bakmam diyen bir UEFA var. Kimine göreyse
adli yargı şüphe duymaksızın şike var derken, sportif yargının şüphe duymaksızın
teşebbüs var demesi ciddi bir çelişkidir. Zira bu sportif yargılamayı yapan
kurulların bağımsızlığı şüphelidir kimine göre. Yukarıda bahsettiğimiz
tesadüfler zincirinin UEFA tarafından nasıl algılanacağı gidişatı
belirleyecektir bence.
HERKES BU İŞ BİTTİ DERKEN BEN NEYİ KURCALIYORUM?
Dikkat ettiyseniz, bu
yazının amacı şike olup olmadığını tartışmaktan ziayede UEFA konusunda ortaya
çıkan çeşitli tevatürlere açıklık getirmek. Sürecin başından beri neyin nasıl
ve neden olduğuna tamamen talimat ve statü maddelerine dayanarak yorum
getirdim. İsteyenler ilgili maddeleri aşağıda bulabilirler. İsteyen linklerden
evrakları indirerek kontrol edebilirler.
En nihayetinde,
televizyonda konuşan CAS hakimlerini, spor hukukçularını, çeşitli avukatları,
spor yazarlarını ve duyumcuları dinlemektense, kendi imkanlarımla okuyup
anlayarak bunları sizlere de göstermekten başka bir amacım yok. Zira bu yazı
Fenerbahçe’li Beşiktaş’lı, Trabzonspor’lu arkadaşlarca da okunabilecek hüküm
içermeyen bir yazıdır. Mesele adım adım sağlıklı bilgiye erişmek ve gelişmeleri
bu bilgilerin ışığında sorgulayabilmektir.
UEFA STATUTES 2012
Integrity of the Competitions
(UEFA STATUTES 2012 Sayfa 4)
Member Associations shall ensure
that neither a natural nor a legal person (including holding companies and
subsidiaries) exercises control or influence over more than one of their clubs
whenever the integrity of any match or competition organised at Member
Association level could be jeopardized. Member Associations shall include such
an obligation in their statutes and lay down the necessary implementing
provisions.
Article 6 Responsibility
Member associations and clubs are
responsible for the conduct of their players, officials, members, supporters
and any other persons exercising a function at a match on behalf of the member
association or club.
Competition Regulations (UEFA
STATUTES 2012 Sayfa 22)
Article 50
Non-Admission
: The
admission to a UEFA competition of a Member Association or club directly or
indirectly involved in any activity aimed at arranging or influencing the
outcome of a match at national or international level can be refused with
immediate effect, without prejudice to any possible disciplinary measures.
UEFA DISCIPLINARY REGULATIONS 2012
B. Offences
Article 8 Principles
2 Disciplinary measures provided
for in these regulations may be taken against member associations, clubs and
any individuals listed under Article 3 for offences committed before, during or
after the match.
G. Reopening of Proceedings
Article 66bis Review
1 Upon request, the competent
disciplinary body shall reopen proceedings if a party claims to have new and
substantial facts or evidence that it was unable to bring forward before the
decision became effective.
2 An application to reopen
proceedings must be addressed to the disciplinary body that took the contested decision
within 14 days of the grounds for review coming to light and no more than four
years after the decision in question became effective.
Regulations of the UEFA Champions League
2011/12
Admission criteria
2.04 To be eligible to
participate in the competition a club must fulfil the following criteria:
g) it must not have been directly
and/or indirectly involved, since the entry into force of Article 50(3) of the
UEFA Statutes, i.e. 27 April 2007, in any activity aimed at arranging or
influencing the outcome of a match at national or international level and must
confirm this to the UEFA administration in writing.
2.05 If, on the basis of all the
factual circumstances and information available to UEFA, UEFA concludes to its
comfortable satisfaction that a club has been directly and/or indirectly
involved, since the entry into force of Article 50(3) of the UEFA Statutes,
i.e. 27 April 2007, in any activity aimed at arranging or influencing the
outcome of a match at national or international level, UEFA will declare such
club ineligible to participate in the competition. Such ineligibility is
effective only for one football season. When taking its decision, UEFA can rely
on, but is not bound by, a decision of a national or international sporting
body, arbitral tribunal or state court. UEFA can refrain from declaring a club
ineligible to participate in the competition if UEFA is comfortably satisfied
that the impact of a decision taken in connection with the same factual
circumstances by a national or international sporting body, arbitral tribunal
or state court has already had the effect to prevent that club from
participating in a UEFA club competition.
BAHSİ GEÇEN TFF STATÜ ve TALİMAT
MADDELERİ
MADDE 6 – SORUMLULUK
(1) Ev sahibi kulüp, müsabakanın oynanacağı
stadın ve çevresinin düzenini ve güvenliğini sağlamakla yükümlüdür.
(2) Kulüpler, müsabaka öncesinde,
esnasında ve sonrasında meydana gelebilecek her türlü olaydan sorumlu olup müsabakanın
organizasyonuna ve güvenliğine ilişkin tüm talimatlara uymakla yükümlüdür.
(3) Kulüpler, futbolcularının,
görevlilerinin, başkanlarının, onursal başkanlarının, yöneticilerinin,
çalışanlarının, üyelerinin, özel güvenlik görevlilerinin ve taraftarlarının
ihlallerinden dolayı objektif olarak sorumludur.
MADDE 58 – MÜSABAKA SONUCUNU
ETKİLEME
(1) Müsabakanın sonucunu hukuka
veya spor ahlakına aykırı şekilde etkilemek yasaktır. Teşvik primi verilmesi de
bu kapsamdadır.
a) Yukarıda belirtilen ihlalleri
gerçekleştiren kişilere sürekli hak mahrumiyeti cezası verilir,
b)
Yukarıda belirtilen ihlallerin kulüp yöneticileri tarafından gerçekleştirilmiş
olması durumunda ilgili kulüplere bir
alt lige düşürme cezası verilir.
c) İhlalde sorumluluğu bulunan
kişilere ayrıca para cezası verilebilir.
(2) 1. fıkrada belirtilen
ihlallere teşebbüs etmek yasaktır.
a)
Teşebbüs halinde, ilgili kişilere 1 yıldan 3 yıla kadar müsabakadan men veya
hak mahrumiyeti cezası verilir.
b)
Teşebbüs halinde ilgili kişinin yöneticisi olduğu kulübe bu talimatta öngörülen
disiplin cezaları uygulanabilir. Ağır ihlal hallerinde kulübe en az 12 puan
indirme cezası verilir. İhlalin ağırlığı kurul tarafından somut olayın
niteliğine göre serbestçe karar verilir ancak eylemin ilgili yöneticinin
kendisinin veya üçüncü kişilerin bahis oyunlarından menfaat elde etmesi amacına
matuf olduğunun tespit edilmesi halinde ihlal, mutlaka ağır ihlal kabul edilir.
(3) İhlal veya ihlale teşebbüsün
hakemler tarafından meydana getirilmesi halinde sürekli hak mahrumiyeti cezası
verilir.
MADDE 93 – DİSİPLİN
YARGILAMASININ İADESİ
Disiplin Kurullarının, kesinleşen
bir kararında dayanılan delillerin gerçeğe aykırı oldukları veya kararı
etkileyecek yeni bir delilin meydana çıktığı veya kararın yerine getirilmesi
tamamlanmadan önce mevzuatta ilgililer lehine bir değişiklik yapıldığı takdirde;
ilgili kişi veya kulüpler ile soruşturma merciileri, kararı veren Disiplin
Kurulu’ndan yargılamanın iadesini talep edebilirler. Bu talep üzerine ilgili
Disiplin Kurulu, inceleme sonucuna göre, önceki kararın değiştirilmesine yer
olmadığına karar verebileceği gibi yeni bir karar da verebilir.
http://www.uefa.com/uefa/documentlibrary/index.html
FossaGialloRosso Özel.
Toplu Men ihtimali sizce % kaç ?
YanıtlaSil