5 Temmuz 2012 Perşembe

GODOT’YU BEKLER GİBİ BEKLEMEK




Vladimir ve Estragon’un Godot’yu bekledikleri gibi bekliyoruz. Samuel Beckett’ın meşhur oyunu, Godot’yu Beklerken’de tasvirlenen Godot aslında hiç gelmeyecek olan, kim ve ne olduğu bilinmeyen bir şey. Aslında hiç gelmeyecek, ancak iki kahraman bütün yaşamlarını sanki o gelecekmiş gibi bekleyerek yaşar.
Türk spor camiasının şike meselesinde ki bekleyişi de aynen Godot’yu beklemek gibidir. Bu işe dahil taraftar güruhunda hangi takımlı olursa olsun herkes adalet bekledi. Takımının şike yapmadığına inanan taraftarlar bazı yöneticilerinin teşebbüs adı altında ceza almasıyla aradığını bulamadı, rakibinin şike yaptığına inananlar ise rakibinin ceza almamasına içerledi.


Sonuçta kimse sportif anlamda adaletin tecelli ettiğine inanmadı.
Şimdi herkes UEFA’yı bekliyor. UEFA’nın adaleti gerçek adalet olacakmışçasına. Sanki UEFA gelecek ve futbolumuzdaki bütün aksaklıkları giderecek kirlileri temizleyecekmiş gibi. UEFA ceza da verse, beraat de verse bizim futbolumuz kirli. Bu TFF gitse, bunun yerine gelecek olanı da yine aynı adamlar, yine aşağı yukarı aynı adamları seçecek. Yine aynı adamlar, yine aynı kapılardan icazet alarak hareket edecek.
Ve biz de hiç gerçekleşmeyeceğini bildiğimiz temiz futbolu, sanki hemen yarın oluşacakmış gibi bekler dururuz.

UEFA’NIN MEŞHUR SOPASI !!! GERÇEKTEN VAR MI? YOKSA BİZİ KANDIRIYORLAR MI?

Malum meselelerle ilgili bilgi kirliliği artarak devam ediyor. Üst seviye (çok tanınmış) medya kişileri adli yargı ile sportif yargının ayrı işlediği 3 Temmuz 2011’den beri milyonlarca kere söylendiği halde hala aynı adamlara aynı soruları soruyor ve aynı cevapları almaya devam ediyorlar.

Buraya sayfalarca yapılan yanlışlar, hatalar, andavallıklar, üç kağıtlar, kahramanlık destanları vb yazabilirim. Ancak insanlar gerçekten sıkıldı artık bu hikayelerden. En güzeli, çok merak eden varsa, alsın okusun bütün konuşma kayıtlarını kimin ne olduğuna ilişkin kendi vicdanınca hüküm versin. İsterse, sürece ilişkin açıklamaları, tutumları tevatürlerden ayıklayarak takip etsin ve görsün kim öyle kim böyle…

Örneğin, play-off ilk duyurulduğunda ve tepkiler çığ gibi büyüdüğünde, Şansal Büyüka, ısrarla bu playoff işinde LigTv’nin bir dahli olmadığını söyledi. Ancak bugün görüyoruz ki playoff uygulamasından gayet memnunlar ve kulüpler istemediği halde çeşitli şekillerde kabul ettirmeye çalışıyorlar.

Burada, merak eden varsa, UEFA’nın geçmişten bugüne gösterdiği tavrın, statüleri, talimatları üzerinden maddelerle göstereceğiz. Merak eden, doğrulamak isteyen, itiraz etmek isteyen aşağıda verdiğimiz linklerden ilgili evrakları indirerek bahsettiğimiz maddeleri okuyabilir. Aşağıya da görüşünü bildirebilir. Hakikaten varsa bir yanlışlık düzeltilmesinden mutluluk duyarım.

BİR ÜLKEDE ŞİKEYE İLİŞKİN SORUŞTURMA BAŞLAR…
UEFA Genel Sekreterlik ve/veya Yönetim Kurulu olayda UEFA statü ve talimatlarını ihlal eden bir husus olup olmadığını tespit etmesi için bir disiplin müfettişi atar. (UEFA Disciplinary Regulations 2012 edition Article 30).
Bu disiplin müfettişi ihlal olup olmadığını araştırır. Söz konusu mesele şike olduğu için, UEFA’ya bağlı bütün kurum ve kişiler, şike şüphesine ilişkin ve şüpheyi doğrulayabilecek bütün emareleri (ses, görüntü, veri kayıtları vs) kısıtlı bir süre için de olsa disiplin müfettişine sağlamak zorundadır. (UEFA DR Article 38 -5). Burada kritik olan konu, şike şüphesini doğrulayan derken kastedilen, şüpheyi makul gösterecek emarelerden bahsedilir. Yani buna, gazete sayfaları, savcının şike nedeniyle tutukladım demesi bile yeterlidir aslında. Zira çeşitli evraklarla desteklenen bu “şüphe”, ilgili kulüplerin UEFA turnuvalarına katılması açısından değerlendirilecektir.

Müfettiş, hiçbir ihlal, makul şüphe görmezse dosyayı kapatır. (UEFA DR Article 39) . Bizim meselede dosya kapatılmamıştır ve UEFA Disiplin ve Kontrol Kurulu’na sevk edilmiştir. Çünkü, daha sonra ilgili kulüplerden birisi Şampiyonlar Ligi’nden dışlanacaktır.

İLİŞKİLİ KULÜPLERİN UEFA TURNUVALARINA KATILIP KATILMAMASI KARARI…
UEFA Disiplin ve Kontrol Kurulu dosyayı alır almaz, ilgili kulüplerden bazıları, UEFA turnuvalarına katılacağı için, hatta bazıları bu turnuvalarda maç bile oynamıştı, hızlıca bu katılım meselesine ilişkin karar vermeye çalışır. Bu karar için uygulayacağı talimat ( Regulations of the UEFA Champions League Regulations 2011/12 ) şampiyonlar ligi talimatıdır. Bu talimatın 2.05 maddesine göre ulusal/uluslararası turnuvalarda şike işine direk veya indirek bulaşmış kulüpleri herhangi bir yargılamaya  ihtiyaç duymadan turnuva dışı bırakabilir. Ancak bu dışlama sadece ilgili sezon için geçerlidir. 2.06 maddesiyle de ilgili konuda disiplin soruşturması başlatma hakkını saklı tuttuğunu belirtir.

Burada şu yalan ortaya çıkıyor. Eğer dönemin federasyonu Fenerbahçe’yi göndermiş olsaydı, UEFA kabul etmezdi. Kabul etmemesinin sebebi şike şüphesi olacaktı ve savcının tutuklamaları da bu şüpheyi makul gösterecekti. Ve Fenerbahçe kulübü 2.04 maddesine binaen “temizim” taahhüdü verdiği için ek bir dosya daha açılabilecekti. Zira TFF’ye de 2.06 maddesi üzerinden soruşturma açılarak, “makul şike şüphesi” olan bir kulübü göndermemeliydin denecekti.

Peki bu sene neden bu sorun olmadı? Çünkü, bir kulüp, aynı şike şüphesinden dolayı, bu maddelere dayanarak sadece bir kere dışlanabilir (2.05). Aslında bu maddede bir açık var. Çünkü UEFA bir sene şike şüphesi ile dışlanmış olan bir kulübün sportif yargısının bir sonraki seneye sarkabileceğini kestirememiş. Zira, bizdeki durum bu.

Diğer bir önemli konu da şudur ki, savcılık sadece Fenerbahçe yöneticilerini tutuklamamıştı. Beşiktaş ve Trabzonspor da aynı sürece dahildi. Fenerbahçe’nin yerine Trabzonspor’un alınmasına olanak sağlayan madde 2.10’dur. Ancak bu madde yerine geçen takımın da katılım kriterlerini sağlaması gerektiğini söyler. Buranda anlıyoruz ki, o dönemin TFF yönetimi Beşiktaş ve Trabzonspor için oluşan şüphenin “makul” olmadığını düşünerek UEFA’ya bu kulüpleri turnuvalara katılmasını deklare etmiştir. Ki bence onların da hemen dışlanması gerekliydi.

Eğer UEFA, son adli yargı kararlarını dikkate alır ise, Beşiktaş’ın şike yaptığı söz konusu olduğu için hem Beşiktaş hem de TFF hakkında 2.06 maddesine göre dosya açması gerekir. Zira bu son adli yargı kararları Fenerbahçe’den çok Beşiktaş ve TFF için ciddi tehlike oluşturuyor.

EKSİ PUAN UYGULAMASI VE GENEL KURULA UEFA NEDEN İZİN VERDİ?
UEFA’nın temel prensibi üye federasyonların kendi statü ve talimatlarına uygun statü ve talimatlara sahip olmasıdır. UEFA Statutes 2011 veya 2012 evrakındaki madde 7bis Integrity of Competitions (Turnuvaların Bütünlüğü) maddesinde, bu tür şike meseleleri için üye federasyonların talimatlarına gerekli yaptırımları ortaya koyan bir madde olması zorunluğu belirtilmiştir. TFF’nin 58. Maddesi işte bu maddedir. Eksi puan uygulamasının UEFA tarafından kabul edilmemesinin gerekçesi ise, oyun oynanırken kural değişikliğinin federasyona üye kulüpleri rahatsız edebileceğidir. Yoksa talimatlara aykırı bir durum değildir (daha doğrusu böyle bir değişikliği yasaklayan bir madde ben göremedim). Dolayısıyla UEFA eğer genel kurul kararı alırsanız bir seferlik böyle bir uygulama olur demiştir.

TFF YÖNETİMİ DEĞİŞTİ…HERŞEY DEĞİŞTİ…
Yıldırım Demirören aldığı rüzgar ile geldi… UEFA’dan ceza almayı bile göze almayı vaad ederek geldi.
58. madde değişti. Teknik olarak UEFA’nın koyduğu şikeye ceza maddesi zorunluluğu yerine getirildi. Ancak sorun şu ki bu maddenin kendisi UEFA’nın statü ve talimatlarına aykırı şekilde düzenlendi. Bu maddede, şikeye teşebbüs varsa, suçun kulübe izafesinin ”ağır ihlal” koşuluna bağlı olup en az 12 puan tenzilatı söz konusuydu. Ancak bu “ağır ihlal” koşulu, bahis ile sabitlenmiş, bahis yoksa, kurulun serbest kanaatine bırakılmış.

Şimdi hem TFF’nin kendi statüsünde hem de UEFA’nın statüsünde Sorumluluk maddeleri vardır. İki kurumun statülerinde madde 6 ‘da sorumluluk tanımlanmıştır. Zira bu 58. Maddedeki bu ağır ihlal koşuluyla sorumluluk zinciri kırılmış oldu. Aslında TFF kendi statüsünü de ihlal etmiş oldu ki bu benim yorumum.

İşin daha da gülünç yanı şu ki, madde öyle bir değiştirildi ki, maddenin kulübe ceza verilmesini engelleyen 2 adet senaryosundan birisi mevcut soruşturma için uygulandı.

Senaryolardan birisi herkesin masum olduğunu söylemekti. Diğeri ise, şike mevzularını teşebbüs şeklinde tanımlayıp, ihlallerin de kurullarca ağır ihlal olarak değerlendirilmeyip, kulüplere izafe edilmemesiyle sonuçlanmasıydı. Bu gerçekten imkansız bir TESADÜF.

Etik kurulu raporunu hazırlayıp yönetim kuruluna sunuyor. Yönetim kurulu değerlendiriyor ve sevk edip etmemeye karar verecekken 58. Maddeyi bu şekilde değiştiriyor. Dosyayı da disiplin kuruluna sevk ediyor. Kurullar da ne tesadüf ki, olayları öyle bir yorumluyor ki yeni maddedeki labirentin tek açık ucundan kulübü çıkartıyor. Neden herkese masum diyemediklerini hala anlamış değilim. Bence bu kadar sek sek oynamaktan daha kolaydı. 58. Maddeyi değiştirmesine de gerek kalmazdı.

Sonuçta herhangi bir ihlal izafe edilmeyen Fenerbahçe UEFA Şampiyonlar Ligi’ne gitmeye hak kazandığı sezonun sonunda, TFF tarafından UEFA Kulüp Lisansı da verilerek UEFA’ya “katılmasında mahsur yoktur” şeklinde bildirildi.

GEÇEN SENE ALMADILAR… BU SENE NEDEN ALDILAR?
TFF, UEFA’ya herhangi bir kulüple ilgili çekince bildirmedi. Ancak, UEFA Disiplin Kurulu’nda henüz sonlanmamış bir soruşturması olan Fenerbahçe’ye ilişkin katılım kararı gecikti. UEFA Disiplin Kurulu, Şampiyonlar Ligi 2012 versiyon talimatlarını uygulayarak, 2.09 maddesine göre katılımına karar verdi. Bu maddeyi daha önce irdelemiştik. Fenerbahçe, UEFA Kulüp Finansı Denetleme Kurulu’na sevk edildi. Bu sevke sebep olan şüphe ise turnuvanın bütünlüğünü tehdit ve kulübün UEFA Kulüp Lisansı ve Finansal Fair Play talimatlarına uygunsuzluğu idi. Turnuvanın bütünlüğü meselesi Fenerbahçe için geçerli değil, çünkü orada aynı kişinin iki ayrı kulübe sahip olması, organik bağı olan iki ayrı takım gibi durumlar işleniyor. Dolayısıyla Fenerbahçe’nin UEFA kulüp lisansı ve finansal fair play talimatlarına göre de denetlenmesini sağlamakla birlikte, katılımını bir koşula bağlamış oluyorlar.

Ancak bu sevk meselesi, Fenerbahçe’nin ilgili dosyasının kapanması anlamına gelmez. Zaten Tahkim’in gerekçeli kararının yeni ulaşması da ilgili karara bir gerekçe olarak gösterilmişti.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?
UEFA hali hazırda elinde bulunan Fenerbahçe dosyasıyla ilgili olarak Fenerbahçe’ye şu kadar sene katıl ya da katılma diye karar verecek. Bundan kaçış yok. Yani ya tamam beraat diyecek ya da şu kadar sene diyecek. Beraat deme ihtimali nedir bilemem. Ancak şöyle bir yorum yapabilirim, PFDK ve Tahkim’in gerekçeli kararlarında ki “gerekçeler” UEFA’yı ikna ederse, ve UEFA “ağır ihlal”  gerekçesine ikna olmakla birlikte bu gerekçe ile yöneticinin ihlalini kulübe izafe etmemeyi doğru bulursa Fenerbahçe beraat eder. Diyelim ki UEFA ceza verdi, bu ceza bu seneyi kapsar mı? Bu da ayrıca bir soru işareti.

Şu bir sabit gerçektir ki, UEFA, TFF’nin ceza verdiği yöneticilere ceza verecek. Ancak yöneticilere ceza verirken, kulübe ceza vermemesi nasıl olacak hangi maddeye dayandıracak bilemiyorum. TFF’ye dayandırırsa, TFF’nin ağır ihlal gerekçesini açıklaması gereklidir, çünkü bu karar başka vakalar için örnek olarak kullanılacaktır.

Bir diğer konu, TFF’nin yaptığı bu değişikliklerin UEFA statü ve talimatlarını ihlal etmek gibi yorumlayabilirler mi? Sorumluluk ilkesinin çiğnendiği bir gerçek. Zira EURO2012 esnasında seyircisinin başka bir ülkede yaptığı ihlaller yüzünden Rusya’nın milli takımına puan tenzilatı cezası verilmesi söz konusu oldu.

Bir diğer konu ise, Beşiktaş’ın durumu. Geçen sene “temiz kağıdı” vermiş ve turnuvaya katılmış bir Beşiktaş söz konusu. Soruşturma başlayınca da Beşiktaş hakkında UEFA’yı ikaz etmeyen bir TFF de söz konusu. Adli yargı kararları UEFA tarafından dikkate alınırsa, Beşiktaş ve TFF’yi bu açıdan kötü günler bekliyor diyebiliriz.

ADLİ YARGI KARARLARI DİKKATE ALINIR MI?
Adli yargı kararlarını dikkate alıp almayacakları tam bir muamma.
Ancak bununla ilgili çeşitli yorumlar yapılabilir. UEFA DR 2012 madde 66bis ve TFF’nin 93 numaralı maddeleri sportif yargılamanın tamamlanmış olmasına rağmen yeniden açılabilmesine bir kapı açar.
Bu maddelerdeki koşullardan birisi, kapanmış olan dosyaya ilişkin kararları ciddi derecede etkileyebilecek yeni delillerin ortaya çıkmasıdır. Bu ceza verilen kişi veya kurumları aklayacak deliller olabileceği gibi aklanan kişi veya kurumları cezalandırabilecek deliller de olabilir. Zira bu yeniden yargılama için birilerinin başvuru yapması lazımdır ve bu başvuru sonunda ilgili kurulların kararlarını yeniden değerlendirmeye gerek görmeleri gereklidir.

Dolayısıyla, kimine göre sportif yargıya bakarım, adli yargıya bakmam diyen bir UEFA var. Kimine göreyse adli yargı şüphe duymaksızın şike var derken, sportif yargının şüphe duymaksızın teşebbüs var demesi ciddi bir çelişkidir. Zira bu sportif yargılamayı yapan kurulların bağımsızlığı şüphelidir kimine göre. Yukarıda bahsettiğimiz tesadüfler zincirinin UEFA tarafından nasıl algılanacağı gidişatı belirleyecektir bence.

HERKES BU İŞ BİTTİ DERKEN BEN NEYİ KURCALIYORUM?
Dikkat ettiyseniz, bu yazının amacı şike olup olmadığını tartışmaktan ziayede UEFA konusunda ortaya çıkan çeşitli tevatürlere açıklık getirmek. Sürecin başından beri neyin nasıl ve neden olduğuna tamamen talimat ve statü maddelerine dayanarak yorum getirdim. İsteyenler ilgili maddeleri aşağıda bulabilirler. İsteyen linklerden evrakları indirerek kontrol edebilirler.

En nihayetinde, televizyonda konuşan CAS hakimlerini, spor hukukçularını, çeşitli avukatları, spor yazarlarını ve duyumcuları dinlemektense, kendi imkanlarımla okuyup anlayarak bunları sizlere de göstermekten başka bir amacım yok. Zira bu yazı Fenerbahçe’li Beşiktaş’lı, Trabzonspor’lu arkadaşlarca da okunabilecek hüküm içermeyen bir yazıdır. Mesele adım adım sağlıklı bilgiye erişmek ve gelişmeleri bu bilgilerin ışığında sorgulayabilmektir.

UEFA STATUTES 2012

Integrity of the Competitions (UEFA STATUTES 2012 Sayfa 4)
Member Associations shall ensure that neither a natural nor a legal person (including holding companies and subsidiaries) exercises control or influence over more than one of their clubs whenever the integrity of any match or competition organised at Member Association level could be jeopardized. Member Associations shall include such an obligation in their statutes and lay down the necessary implementing provisions.

Article 6 Responsibility
Member associations and clubs are responsible for the conduct of their players, officials, members, supporters and any other persons exercising a function at a match on behalf of the member association or club.

Competition Regulations (UEFA STATUTES 2012 Sayfa 22)
Article 50
Non-Admission : The admission to a UEFA competition of a Member Association or club directly or indirectly involved in any activity aimed at arranging or influencing the outcome of a match at national or international level can be refused with immediate effect, without prejudice to any possible disciplinary measures.

UEFA DISCIPLINARY REGULATIONS 2012
B. Offences
Article 8 Principles
2 Disciplinary measures provided for in these regulations may be taken against member associations, clubs and any individuals listed under Article 3 for offences committed before, during or after the match.

G. Reopening of Proceedings
Article 66bis Review
1 Upon request, the competent disciplinary body shall reopen proceedings if a party claims to have new and substantial facts or evidence that it was unable to bring forward before the decision became effective.
2 An application to reopen proceedings must be addressed to the disciplinary body that took the contested decision within 14 days of the grounds for review coming to light and no more than four years after the decision in question became effective.

Regulations of the UEFA Champions League 2011/12
Admission criteria
2.04 To be eligible to participate in the competition a club must fulfil the following criteria:

g) it must not have been directly and/or indirectly involved, since the entry into force of Article 50(3) of the UEFA Statutes, i.e. 27 April 2007, in any activity aimed at arranging or influencing the outcome of a match at national or international level and must confirm this to the UEFA administration in writing.

2.05 If, on the basis of all the factual circumstances and information available to UEFA, UEFA concludes to its comfortable satisfaction that a club has been directly and/or indirectly involved, since the entry into force of Article 50(3) of the UEFA Statutes, i.e. 27 April 2007, in any activity aimed at arranging or influencing the outcome of a match at national or international level, UEFA will declare such club ineligible to participate in the competition. Such ineligibility is effective only for one football season. When taking its decision, UEFA can rely on, but is not bound by, a decision of a national or international sporting body, arbitral tribunal or state court. UEFA can refrain from declaring a club ineligible to participate in the competition if UEFA is comfortably satisfied that the impact of a decision taken in connection with the same factual circumstances by a national or international sporting body, arbitral tribunal or state court has already had the effect to prevent that club from participating in a UEFA club competition.

BAHSİ GEÇEN TFF STATÜ ve TALİMAT MADDELERİ
MADDE 6 – SORUMLULUK
(1) Ev sahibi kulüp, müsabakanın oynanacağı stadın ve çevresinin düzenini ve güvenliğini sağlamakla yükümlüdür.
(2) Kulüpler, müsabaka öncesinde, esnasında ve sonrasında meydana gelebilecek her türlü olaydan sorumlu olup müsabakanın organizasyonuna ve güvenliğine ilişkin tüm talimatlara uymakla yükümlüdür.
(3) Kulüpler, futbolcularının, görevlilerinin, başkanlarının, onursal başkanlarının, yöneticilerinin, çalışanlarının, üyelerinin, özel güvenlik görevlilerinin ve taraftarlarının ihlallerinden dolayı objektif olarak sorumludur.

MADDE 58 – MÜSABAKA SONUCUNU ETKİLEME
(1) Müsabakanın sonucunu hukuka veya spor ahlakına aykırı şekilde etkilemek yasaktır. Teşvik primi verilmesi de bu kapsamdadır.
a) Yukarıda belirtilen ihlalleri gerçekleştiren kişilere sürekli hak mahrumiyeti cezası verilir,
b) Yukarıda belirtilen ihlallerin kulüp yöneticileri tarafından gerçekleştirilmiş olması durumunda ilgili   kulüplere bir alt lige düşürme cezası verilir.
c) İhlalde sorumluluğu bulunan kişilere ayrıca para cezası verilebilir.
(2) 1. fıkrada belirtilen ihlallere teşebbüs etmek yasaktır.
a) Teşebbüs halinde, ilgili kişilere 1 yıldan 3 yıla kadar müsabakadan men veya hak mahrumiyeti cezası verilir.
b) Teşebbüs halinde ilgili kişinin yöneticisi olduğu kulübe bu talimatta öngörülen disiplin cezaları uygulanabilir. Ağır ihlal hallerinde kulübe en az 12 puan indirme cezası verilir. İhlalin ağırlığı kurul tarafından somut olayın niteliğine göre serbestçe karar verilir ancak eylemin ilgili yöneticinin kendisinin veya üçüncü kişilerin bahis oyunlarından menfaat elde etmesi amacına matuf olduğunun tespit edilmesi halinde ihlal, mutlaka ağır ihlal kabul edilir.
(3) İhlal veya ihlale teşebbüsün hakemler tarafından meydana getirilmesi halinde sürekli hak mahrumiyeti cezası verilir.

MADDE 93 – DİSİPLİN YARGILAMASININ İADESİ
Disiplin Kurullarının, kesinleşen bir kararında dayanılan delillerin gerçeğe aykırı oldukları veya kararı etkileyecek yeni bir delilin meydana çıktığı veya kararın yerine getirilmesi tamamlanmadan önce mevzuatta ilgililer lehine bir değişiklik yapıldığı takdirde; ilgili kişi veya kulüpler ile soruşturma merciileri, kararı veren Disiplin Kurulu’ndan yargılamanın iadesini talep edebilirler. Bu talep üzerine ilgili Disiplin Kurulu, inceleme sonucuna göre, önceki kararın değiştirilmesine yer olmadığına karar verebileceği gibi yeni bir karar da verebilir.

 

http://www.uefa.com/uefa/documentlibrary/index.html


                                                                 FossaGialloRosso Özel.

1 yorum: