31 Ağustos 2012 Cuma

BİR ALEX OLMAK !



Bir dönemim ortak düşmanı olan “kızıllar” bugün dünya ekonomisinin can damarlarından birisi haline geldiğinden beri, “demokrasi şövalyeleri” ile amansız bir yarış içine girerek yakın ve orta doğu üzerinde söz sahibi olmaya çalışıyorlar. Demokrasi şövalyeleri zamanında direk isim vererek tüm dünyaya kendi saflarında yer almaları gerektiğini zira komünizm denen öcünün kendilerini ham yapacağını zerk etmişti damarlara. Şimdi ise radikal İslam’ın ortak öcü olduğunu ve gelişmişliğin önündeki en önemli engel olduğunu zerk ederek, Müslüman topraklar üzerinde at koşturuyor ve “ex-kızıllar” ile sidik yarıştırmaya devam ediyor. Müslüman olmasak bu yemi de yutacağız ya neyse… Konumuz siyaset değil…

Bu Demokrasi Şövalyeleri’nin uyguladığı yöntemi uygulayan Fenerbahçe camiası, geçen sene yarattığı onlarca öcüye karşı futbolcu ve taraftarlarını motive ederek, “kutsal” davalarında zafere ulaşmaya çabaladı. Ancak bu sene ortada hedef gösterecek “öcü” kalmayınca, kanla beslenen egoları en yakınlarından başladı yemeye…
3 Temmuz süreci denen bu süreçte, esas kahraman olarak öne sürülen futbolcu tayfasının kaptanı Alex, camiayı ayakta tutan büyük güç “taraftar”… Bu krizi “başarıyla” yöneten Kocaman… Zira kendisi o şartlarda bile “yarım” puanla şampiyonluğu kaçırmıştı… Ve bu kahramanlara minnettar olan “Fenerbahçe’nin büyüklüğünü sadece darağacındayken hatırlayan” başkan Aziz Yıldırım… Şimdi anladık ki kahramanlar kendilerini darağacından alıncaya kadar kahramanmış…
Daha durun, ihanete uğradığını henüz idrak edememiş kitleler hala var. Alex, kahraman futbolcuların kaptanı olarak burnu ilk sürtüleceklerden… Ya el öper, büyüksün başkan der ya da gider… Bu futbolculara bir mesajdır, en kralınız bile olsanız Başkan benim... Benden büyük yok mesajıdır.
Sonra sıra Aykut’a da gelecektir. Zannetmeyin ki gelmeyecek… Ona da el öptürülecek…
En son taraftar… Aslında geçen sefer kıvılcım çıktı ama büyümedi… Taraftarın tezahüratını “organize” şeklinde tanımladı Aziz Yıldırım. Dava boyunca yaptığı “herkes organize”, “bizden olmayan herkes düşman” tanımlamalarını hatırlarsınız. Kendisi için biber gazı, cop, hakaret, aşağılamalara maruz kalan taraftarlarını da “organize”, “bir takım güç odaklarının uşağı” olarak tanımlarsa şaşırmayın… İşte kafasında hala “dınk” sesini duymamış olan kitleler sanırım o zaman uyanacaktır.
Çok beklemeyeceğiz bunun için. 2012 çıkmadan bu filmi hep beraber izleriz. Ancak burada bir uyarı yapmak lazım, Fenerbahçe’nin büyüklüğünü “darağacındayken” hatırlayan başkanları, ve bu büyüklüğe aşık taraftarlarının körlüğünden dem vururken, kendi aşık olduğunuz camiaların büyüklüğünü unutmadan, ona yakışır şekilde hareket edin…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder